Umutlarım Kısır Çocuk Doğuruyor
Öfkeyle direndiğim yaşamın
Asırlık nefesi artık yoruyor yüreğimi Hayata dargın bakışlarım Sürgünler başlatıyor geçmişin kör kuyularına Kanlı gömlek kokularında iz süren bedenim Uykusuz sabahlara göz kırpıyor Silik hayalin eşkali düşerken yüzüme İçimde ağrılı sancı başlıyor Sessizce sokuyor yalnızlığın girdabına Karanlığa her bölünmüşlüğümde Mutlu anlarımın sırları vakte titretiyor tüm benliğimi Ve Yüzümün kararan duvağından döküyor gözyaşlarımı Niteliksiz özün son sözü Esen rüzgârların zulasında sanki bir şeyler saklıyor Avuçlarımda çürümüş tohumları ekiyor döl yatağına Yarınıma Umutlarımdan kısır çocuk doğuyor Tan vakti kapanırken yüzüme Titrek solgun güneş ışıklarını yansıtırken yeryüzüne Mevsimlerin tutarsız anları Kurutuyor göğsümde aldığım her nefesi Sanki çarşafsız seriliyor zaman Kurak ömrün üzerine Dilim lâl suskularla boğuşuyor Yaşanası anlarımda usuma sokulan çaresizliğime İtirafçı militanın utancı düşüyor üzerime Eğiliyor başım İsterik gecelerin üryan anlarına Karanlığın pusuları kuruluyor aldığım nefesin içerisine Yaşam öteye belki de mayınlı tuzak Avuçlarımda tutmaya çalışırken cılız umutlarımı Geçmişim Siyah anlarına susuyor Hayatım Kemirgen düşlerine meze olurken İçimdeki hücrelerin fırtınalı sessizliği Doğan güne kirlenmiş Yama tutmaz cebi delik mintanlarda son buluyor Ve Sokuyor aydınlığın karanlık yüzüne Nurettin Aksoylu |