asıyorum lehcelerimi dar ağacına
yine kurşunlar yağıyor umutlarıma
düşman cephelerinde vuruluyorum zamansızca ve sen bir yabancısın bana yad dan öte içimde.... dağlar yıkılıyor yaptıklarına her soluk senden çok ötelerde şimdi ve... zehir taşıyorsun sevda çıkmazlarıma ve bir kez daha yenilgiyi yaşıyor ömrüm bir kez daha vuruluyorum sırtımdan ve sonrası ...sonrası arazlı bir çığlık yine düşüyor gecenin tam ortasına ve her düş kabusa dönüyor yokluğunla yaralarımdan kan damlıyor avuçlarıma oysa ki ..ne pembe düşlerim vardı senli ne hayaller kurardım o derin bakışlarında ve kimliği meçhul kurşun yarası gibisin son bir nefessin lugatı bozuk dudaklarımda şimdi lehcelerimi trabzanlara asıyorum susuyorum içimde yıkılan umutların inadına |
Suretimde nem var benim
Siretimdedir madenim ... diye feryat ederler malûmu ihsanınız ...
Öyle ya efendim !.. İnsanın eti yenmez , derisi giyilmez ... Makbûl olan da , baki kalan da bir hoş sâda imiş ... İşte o hoş sâda meclislerinde sıkça bulunmak ve asrımızın aşktan tamamen uzak çirkin debdebesinden korkarak , yetim çocuklar gibi bir kenarda büzülen ruhlarımıza , aşka kanat çırpmak için hamle yaptırmak adına atılan her adım , sarfedilen her gayret öyle kutsal ve öyle hoş ki ... Çile harmanında hasretle yanarak kavrulan ve hatta pişen gönüllerden süzülerek satırlara düşen şiirler de , onlardan birisi olsa gerek diye düşünüyorum bendeniz ... Her ne kadar ehli olmasam ve yazmayı beceremesem de ...
'' Ne kadar bela , iptila , çile ve ızdırap varsa , onları toplayıp bir araya getirmişler de , adını AŞK koymuşlar '' diyen Merhum Şeyh Galip'imize de selamlar ediyorum vesilenizle ...
Sevmeyi bilmeyen gönül ve ağlamayı bilmeyen gözün sahiplerinden kaçın , kaçın ! diyor bir ehli dil ... Zira onlar Moğol orduları gibidirler ... İstila ettikleri gönül şehirlerinde ne kadar gülistanlık varsa yağma ederler de , taş taş üstünde koymazlar ... Gönül Kâbesi yıkan aşkı bilmez bu haramileri , meşk meclisinizden uzak tutunuz ... En azından kaçınız onlardan ... İsa Peygamberin , peşinden gelen gönülsüz bir ahmaktan kaçtığı gibi ...
Ama aşk ehline ise , kapılarınızı ardına kadar açınız ... Hatta ayaklarının altına halılar seriniz ... Çünkü onlar ölümsüzlük kervanının kutlu yolcularıdırlar ... Ölümü öldüren aşk iksirini içen dem ehlidirler ... O sebeple ; her ne suretle olursa olsun o meyhanelerin , demhanelerin önünden geçerken tazimle geçiniz... Aman canım sende demeyiniz sakın ...
Hasret çeken her gönüle tazimlerimiz olsun selamlarımız olsun !.. Bendenize bunları hatırlatan nazenin kaleminizi en kalbi saygılarımla selamlıyor , nezih şiirinizi tebrikler ediyorum efendim !..
Gönül deryanızdan , sahile vuran incilerdi sanki ... Çok hoştu ...
balıbey tarafından 3/30/2012 11:40:39 AM zamanında düzenlenmiştir.