Ben Ahmet, O' AyşeŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Genellikle çocukların oynadıkları oyunlarda kız, erkek ayrımı yapmadıkları ve hep birlikte oynamaktan hoşlandıkları görülür. Onlar için önemli olan kaç kişi oldukları ve hangi oyunu oynayacaklarıdır. Ancak ergenlik çağına doğru bu durum değişir ve bazı oyunları “Fiziki Değişim “engeline takılır, bazı oyunları ise gurur, kibir, bencillik ve kıskançlık engeline ve guruplaşmaların başladığı, birliğin bozulduğu görülür. Bu şiir, o günlerin anısına yazılmıştır…
Ben Ahmet, o’ Ayşe
Çocukluk işte Akıl, sır ermezdi yaptığımız işlere Ya kapı zili çalardık, ya da sokak lambasını taşlardık Bazen yakalanırdık tabi, bazen ise kaçardık Topumuz olmadığın da biz, güreş bile tutardık Ben Ahmet, o’ Ayşe Kar’dan daha temiz çocukluk işte Ben kaleci olurdum o’ forvet, o’ forvet olurdu, ben kaleci Bu yüzden olsa gerek, hiç sevmezdim top işini Çünkü sonuçta hep ben, hep ben oluyordum kaleci Ben Ahmet, o’ Ayşe Benim işim şeytanlık, komşu bahçeye dalmak Elma, armut, şeftali ne bulursak aşırmak O’ hep geride kalırdı, yakalanır ceza alırdı Onu kurtarmak için yapmadığım kalmazdı Ben Ahmet, o’ Ayşe Hep, aynı saatte buluşurduk oysa Son günlerde geç kalıyor Geldiğin de fark ettim, o yüzünü de boyuyor Mazereti de hazır, sesin değişmiş tanıyamadım diyor Aslında haklı, benim de sesim değişiyor Ben Ahmet, o’ Ayşe Ve bir gün, bir şeyleri fark ettik işte Güller belirmişti onun göğsün de Benimse üç, beş sakal solgun, cansız yüzümde Sanki, günlerdir gizlediğimiz bir yalan, ortalığa çıkmıştı işte Ben Ahmet, o’ Ayşe Çocukluğumuzun büyüsü kalkmıştı işte Sanki hata idi büyümek. Oysa büyümek, mutluluk olsa gerek Üstelik biz, bir bedel ödemiştik çocukluğumuzu feda ederek Artık O’ Ayşe değil, bencil bir genç kız Ben ise Ahmet değil, gururlu erkek Haydi, artık sevinin! Bizde kibirle, bizde gururla, bizde bencillikle tanıştık işte Ben Ahmet, o’ Ayşe Metin Ceylan |