Kalp Çarpıntısı
Kelam et yar!
Avaz avaz susmalarının ayazından kurtar beni gökkuşağı şiirlerle selam gönderelim bilmediğimiz cennete. Sen varmadan kıskansınlar seni hiç gelmeyecek olan sevgili gibi... delice kıskansınlar ...ve görmeden sevsinler seni // Ayaklarımı yerden kesen güzelliğinin bilançosu ağır bu şehirde... Hakkına girilmez... Helali olunmaz bu masumiyetin Hesabı verilmez verilemez! // Usul susmalar biriktiriyorum sol cebimde Köy çocuklarının çığlıkları gibi içten Çeşme başında su dolduran genç kızlar kadar utangaç ve bir o kadar da keşifsizim... Ellerini tutmanın vebalini bilmem... gözlerine ikinci kez bakmanın sessizliğini... ya da ifade edemeyişimden arttırdığım başımı önüme eğişimi... // Yaşı kemale ermiş bedenlerin aşka özlemleri yankılanıyor ölüm mabedlerinde Aşk... Aşk... Aşk... Bir kere daha kıpırdasa yüreği bin kere daha ölmeye razı bedeni... Aşk diyor! Bin kere daha ölmeye razı bir aşığın dilinden yanık bir türkü gibi söyleniyor Aşk... Dar vakitlere sığdırılmış nice vedaların sonu belli olmayan hüzünleri doğurduğu anlarda aşka bir kere daha sarılsaydım! iç çekişleriyle son bulur hayat... Ölesiye sevdiğin sahip olduğu herşeyi ardında bırakıp öylesine göçüp gider bilmediği cennete... |