El-Cami
Atomları maddeyi, bedeni hücrelerle,
Yıldızları semada, alçaklar yücelerle, Bitkiyi hayvanları, canları yeryüzünde, Duyguyu düşünceyi, sevinç ile hüzünde. Çekirdek bir ormana, ilk hücre bir insana, Anneler ceninlere, damarlarımız kana. Gözler gördüklerine, kafatası beyine, Kudret bütün vücuda, iradeler reyine. Bunlar birer camidir, tek ustası celildir, Minaresi eliftir, her alâmet delildir. Taştan topraktan değil, onun kutlu mabedi, Gönül denen kubbenin içinde saadeti. Sayısını bildiği, sonsuz, hadsiz korunak, Ona asla zor gelmez, mülklerini korumak. Ne yana dönsen mescit, ne yana dönsen cami, Gözetleyip kollayan, bizzat kendisi hami. Kâinatta ne varsa, bir araya toplayan, Allahlık camisinde, her varlığı kaplayan, El-Cami esmasının, cem etme özelliği, Akılları durduran, muhteşem güzelliği, Mademki her varlık, kendince ibadette, Hepsinin bir camisi, olmalı nihayette. Minaresi Eliftir, bir noktayı Kübra’da, Her varlık lisanınca, zikrediyor burada. Can kulağı duyana, tüm zerreler dillenir, Can gözleri görene, saflarda şekillenir. Her kusurdan münezzeh, onlar hata etmezler, Hangi emri aldıysa, bir lahza terk etmezler. Kâinat camisinde, sayıları okunmaz, Onu yaratan bilir, asla zorluk dokumaz. Mimarisi değişse, hep aynıdır mimarı, Bir gayede toplamak, ona kolay her varı. Bu otorite olmasa, dağınıklık bitmezdi, Hatta isim, sıfatlar, asla zuhur etmezdi. Belki bir soru gelir, bunca kesretler niçin? Tevhit ilmi gerekir, Vahdeti bilmek için, Ne yana dönsek minber, secde-gâhtır her yeri, Sonsuza dek sürecek, bu vecd ezelden beri. Bu halde “Cami” demek, çokluğun birliğidir, Kuşatılmış evrende, varlığın dirliğidir. Esma ve fillere, sıfatlara Zat cami, Hak ile Hak olanlar, hak ile buna kani. Tevhit ehline göre, bu hal birinci Cem’dir, Burada halk bulunmaz, Hakkın olduğu demdir. İkincisinde ise Hak batın, halk zahirdir, Böyle bir cami ancak, şeriata tahirdir. Üçüncü makamdaysa, kati birlik elzemdir, Evvel, ahir, zahir, batın bu camide cemdir, Âlemde teke düşen, beşerin bir rakamı, Ahadiyetül cemdir, peygamberin makamı, Yaratıp halk ettiği, âlemleri kaplayan, O şeyleri cem edip, bir arada toplayan. Ulûhiyet camisi, tüm camiler saran, En kutsal ibadet de, bunun içinde her an. Vahdetle kuşatılır, nihayet kesret hali, Bir nüshada birleşir, âlemlerin icmali. “Allah var onun ile başka şeyler hiç yokta” İlk başta bir noktaydı, sonunda yine nokta. Âdemoğlu kendini, başıboş zannediyor, Bu yüzden benliğinin arkasından gidiyor. Şerde ittifak edip, camisine sırt dönmüş, Yetmiş iki fırkaya, ayırıp halkı bölmüş. Duvar gibi olmadan, duvarları devirmiş, Kendiyle ashabını, cehenneme çevirmiş. Ateşten tuğlalarla, onu cami yapanlar, Onlar da cemaattir, şirkine şirk katanlar. Rabbim cümlemizi, hicran ile yakmasın, Zümreyi Salihlerden, geride bırakmasın. Necata ermişlerin, safında el bağlatsın, Kalplerimiz onlarla, secde edip yaklaşsın. 24.03.2012…Mustafa Yaralı |
Rabbim Tüm Müminleri Cennete Cem Eylesin
Ol güzel cemalinden bizi magrum etmesin