Kürdili Hicazkar Acı
Pusula seni gösteriyor
her kavuşma öğleden sonrası takvimde Oysa gittin koca bir ayrılık kaldı elimde Med-cezir sonrası kıyıya vuran denizyıldızları kadar çaresizim karşında Keşkesi yok artık, dönüşü yok, hataydı yaralı yüreğimde seni saklamaya çalışmak Şimdi ne kopabiliyorum senden ne de düşünü kuruyorum düş gecelerimde Bir sen yoksun gecelerde çırılçıplak bütün yüreğinle… Oysa en elzem sendin benim için yaşanılası coğrafyada Koca şehir küçük odam, gökdelenler ortasında yıkımı bekleyen kerpiç ev gibi çaresizim İçimde Kürdili Hicazkâr acılar, Hüzzam! Teli kopuk keman sesi sesin Sesimi duyunca hüzünbaz bulut gözlerin Ben camlarını tırmalıyorum; aksi sedan düşerken yağmur sonrası odamın Senin gözlerinde acıya gebe susuşlar Kaçıncısını aldırıyorsun gözyaşlarının Hangi iki yürek arasında kalakaldın zavallı yüreğim Ceketimi giydim haydi çıkalım ayaza ve yağmura inat göğü yırtılmış gecenin kollarına Kaçıncı sigaranın başını eziyorsun kül tablasında ellerim Bunca acı bunca eziyet hangi yüreğin bıraktığı telaştır üzerine Acıya öykünür yürek, kucak dolusu mutlulukla kapı aralığında beklerken beklenen… Şimdi neresinde kaldık heba edilmiş ömrün Hangi duraktan bineceğiz son yolculuğa Hep acıyı yazmış ellerim, son durakta son otobüsü beklerken otobüs camının buğusuna yansıyan sevgilin suretinde. Bu akşam şiir satıyorum yüreklere ucuzundan Kumdan yapılmış değil, ateşle harlanmış Denizin ortasında savrulan bir geminin kaptanıyım Su alıyor güvertem bütün tayfalar terk etmiş Batıyorum tutsana dümenimden Yüzüme bak şimdi o hep kül bastığın yaraları göreceksin Hep içine oturmuş acılarla sohbete duran resmin önünden geçeceksin Kurumuş çatlak dudaklarımın arasından kopan her hecede adın Yağmur duasına çıkmış bozkır kuraklığında ıslak bedenim Her şeye alışılır acıya, ayrılığa… Bir alışılmaz yokluğuna… Avazım çıktığı kadar susuyorum! Söylenecek kelimelerin hepsini tükettim Bu yaşadıklarımız bir sanrıdan ibaret Kendine bile sözü geçmeyen bir adamın Şiire hükmetme çabası Yoksun artık! "Elma, ağacından çok uzaklara düşmüş" Yaşananlar bebeğin bile görmeyeceği karışık düşmüş… 23.04.2008-Ağrı |
Şiirinizi okurken aklıma Fuzuli'nin meşhur bir beyti geldi
Benim tek hiç kim zar ü perişan olmasın ya Rab
Esir-i derd-i aşk u dağ-i hicran olmasın ya Rab
(Kimseye verme ağlayıp inlemeyi benden gayrı; kimse perişan olmasın, aman!.. Allahım! Yani aşk derdine tutsak etme hiç kimseyi ve ayrılık yarasıyla başbaşa bırakma Tanrım! )
Fuzuli,Ayrılık derdini iyi bildiğinden Allaha dua bile etmiş.Şiiriniz çok duyguluydu.Tebrik eder,başarılar dilerim.