Hüviyet
Gözünün uzaklığı bilmem tenden kaç arşın
Dayayıp şakağıma dokuz milim bir kurşun Sırtımda bıçakların çekip gitmene karşın Ellerinle öldürmen sonra kaçman çok değil. Tut ki sevmedim Şair ceketimi çıkarıp gönlümden Seni nakış nakış işlemedim. Tut ki bu sevdaya dahlim olmadı Dilimde cam kesiği sözcüklerle Aralamadım çıktığında kapıyı Tir tir titrerken cılız bedenim Gözlerimde solarken mutlu resimlerimiz Dizlerimin üstüne çöküp Açıp ellerimi semaya seni dilemedim. Tut ki dost sohbetlerinde hiç geçmedi adın Anmadım seninle dolu günlerin hiçbirini Kolu kırık bırakıp yen içinde Gömüp gönlümün dehlizlerine “Unuttum seni” dedim acımasız bir çığlıkta... Tut ki öptüğüm dudaklarında Meşru acıları sayıkladın yalnız gecelerinde Oysa ben yüzüp derimi her hecede Kabuklarımı kanata kanata seni yaşadım benliğimde... Say ki hiç yaşamadım. Susa susa gittiğinde Dilinden tek hece düşmediğinde Düşlediğimde tek heceli bir cümleyi dudaklarında Seni artık yazmadım Acıyı yaşadım iliklerimde Say ki hiç yaşamadım. Bunca yokluk Bunca suskunluk Yalnızlığın baş köşeye kurulma sebebi. Ve şimdi yıllar sonra tek kelime etmesen Kaybetmezsin kalpsizliğinden hiçbir şey Bırak öyle kalayım; Herşeyin bedelini en ağır ödediğimden emin, Ve insanlığa inancını yitirmiş. “Seni asla bırakmam” deyip gidenler mezarlığında Sevdanın günahını, vebalini yıktın üstüme. O enkazın altından çıktım ben Say ki çıkamadım... Sevdaydı koca gözlerinde büyüyen Yasaklı ve hüviyetsiz. Meşru bir aşk acısıdır koynumda büyüyen Öle dirile sevdiğim son nefestin ya Say ki almadım... Eylül 2022 -Bursa |
Emeğine yüreğine sağlık
______________________Saygılar