El-Muîd
Ol ve öl muradına, vermeden hiçbir emek,
Öldüren ve dirilten, iade eden demek, Maden, toprak, bitkiler, hayvanlar ve insanlar, Bir tarafta ölürken, diğer yanda doğanlar. Maddenin heyulası, canlıların canları, Öldüren ve dirilten, biri vardır onları. “O halkı yaratır ve sonra ihata eder” Bir yaratışı biter, sonra birine döner. Evrendeki âlemler, bir cüzdür, ona göre, An’daki yaratması, sonsuzda sonsuz kere. Yaratmadaki kasıt, Hakkın fiilleridir, “Her an bir şen/deliği” ta ezelden beridir. Bu manada yaratan, sürekli yenileyen, Her tecelli edişte, farklı örtüler giyen, Bahar gelip çatınca, ölüler uyanıyor, Saymaya ömür yetmez, renklere boyanıyor. Nasıl, nereden geldi? Yeryüzüne bu ahenk, Hangi usta boyadı, Hangi elden bunca renk? Ölü gibi toprağı “El-Muid” yoğuruyor, Bitkiler canlanıyor, başka can doğuruyor. Bu ilahi döngüde, ölü diriye sebep, Buna göre canlılar, haşir neşirdedir hep. Bu karmaşık âlemde, artımla eksilme yok, Aslında vahdettedir, kesret dediğimiz çok. Esmalardan fiille, zahire çıkan şeyler, Duyabilmiş olsaydık, ne konuşur, ne söyler? Çok uzağa gitmeden, düşünsek ya bedeni, Ölüleri diriltip, bizi inşa edeni, Trilyonca hücreyi, hangi güç yapar yıkar Bir yerden giren gıda, nasıl dolanıp çıkar? Aralıksız çalışan, kaç mühendis kaç mimar? İçimizde kimyacı, fizikçi uzmanlar da var. Ne kadar haberdarız, döndürüp çevrilenden, Şu beden yurdundaki, ölenden dirilenden, Arif olan keşfedip görüp anlarsa ta ki, “Her nefis ölüm tadar” yalnız Allah’tır baki. Ey âlemlerin Rabbi, ayırma doğru izden, Ve “Ölmeden ölmenin” sırrını alma bizden. İlahi senden geldik, dönüşümüz sanadır, Elimizden ne gelir? Sefan, cefan canadır. 03.03.2012…Mustafa Yaralı |
Ve “Ölmeden ölmenin” sırrını alma bizden."
amin.