Okuduğunuz şiir 13.3.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak
vantuz vuruyor açık yaralara gece sularında Ay bir çift beyaz güvercin -çatal ibik kızıl donlu- gelip konuyorlar omuzlarıma sağlı sollu kuşdili bilmemki ben kanatlarımdan geçeli asırlar oldu …
gün uyanmadan acıkan her bebe uzanacak yanağına değen yorgana meme diye büyütmeyen pışpışlara savrulurken tekme göğüslerine süt yürüyen kadınları kentin pürtelaş fırlayacaklar yataklarından yine bense kımıldamayacağım bile yerimden böyle bir ihtimal ile düşlerimdeki o çocuk doğmadı doğmayacak senin için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
yağmur yağacak çamuruna gün açacak gözüme vuran gün ışığına her halükârda trafiğin akışına mutlaka söve söve mekik dokuyacağım sabah işe akşam eve ne içimde geç mi kaldım korkusu ne beklemeden uyudu mu kuşkusu -sen ya da başkası- hiç panik yapmayacağım böyle bir ihtimam ile özlem bir daha takatimi aşmayacak aşamayacak senin için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
ömrümün pervazlarında bu uğursuz rüzgâr durduğunda yine böyle bu uğultuya veda sözcükleriyle ıslanmadan dilim uzanmadan elim daha kapıya sere serpe uzanacağım bir huzursuz uykuya ayrılık canımı bir daha böyle yakmayacak yakamayacak senin için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
vaktinden evvel güze teslim kentlerin sarı ışıklı evlerinin birinde sen gibi bir adam ya da bir kadın tıpkı ben -biletçisi sütçüsü uyanmadan şehrin- bir yığın kullanılmış neyse ve bir o kadar ters yüz edilmiş keşkelerini doldururken valizine şıngırdayacak bileklerinde kelepçe gibi kullanılmamış gök mavisi bir iki belki ne sonu olacak bile bile yitmelerin ne kendinde eksilip gitmelerin ilki daha çıkışında yıkayacak ak olacak elleri gidenin ve martıları yine kalana gülecekler bu kentin ama giden için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
" Senin içinde hiç bir şey eskisi gibi olmayacak".akdenizde bir tahta parçası gibi hissediyorum kendim.i inan bu şiir fena salladı beni. yüreğine sağlık hep böyle yaz olurmu. biz çömezlere, ustaların yürek türküleri, acıları, hüzünleri, başucu kitabımız olsun. belki bu şiir göz pınarlarımıza bir inci tanasi bıraktı. ama yüreğimize neler neler bıraktı. hüznü bu kadarmı güzel anlatır insan dudaklaımdakı tebessümü bile kanatttınız kutlarım sizi.
gün uyanmadan acıkan her bebe uzanacak yanağına değen yorgana meme diye büyütmeyen pışpışlara savrulurken tekme göğüslerine süt yürüyen kadınları kentin pür telaş fırlayacaklar yataklarından yine bense kımıldamayacağım bile yerimden böyle bir ihtimal ile düşlerimdeki o çocuk doğmadı doğmayacak senin için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
Şair yazmış ne denebilir ki :)) Sevgi ile kalın...
Bu mükemmel şiiri seçkiyi aldığı gün birkaç kez okumuştum ve hala senin sayfana geldiğimde okumaya devam ediyorum bazı şiirler var okumaktan bıkmayacağın bende o şiirleri bilgisayarın favori kısmına alırım bu o şiirlerden biri… Ve eleştireler o gün bir cümle yazmak istedim işle toplantı arasında mücadelede bu güne kısmet oldu meyve veren ağaç taşlanır… Siz daha çok meyveler vereceksiniz hem de en kırmızısından…
Geç farkettiğim bir güzellik, şiirinizin güne seçilmiş olması , geçte olsa kutlamak istedim.yerine yakışan harika şiiri ve değerli şairini...Her şiirinizde kendimden bir parça bulmak nasıl güzel bir duygu anlatamam, sanki ruh ikizim yazıyor bu şiirleri:) daha nice şiirlere ve başarılara Aynur hanım, hep şiirle, hep dostlukla...sevgiler,saygılar...
İnce ince dokumuşsun satırları Şiir diline hakimiyetini çok iyi biliyorum. Kaleminle tanışık olmanın gururu içindeyim. Biliyorsun her şiirin çok çok etkiler beni.
Burada oluşuna bir kez daha çok sevindiğimi belirtip deftere çok güzel bir soluk eklediğin için tekrar teşekkürlerimle canım arkadaşım...
Sitemizin, çalıntı ve alıntı şiirlere karşı nasıl bir hassasiyete sahip olduğunu herkes bilir.
Ortada ağır bir itham olduğunu gördüğümüz için, vicdanen rahatlama açısından araştırma gereği duyuyoruz…
Araştırmadan, incelemeden, konu hakkında detaylara inmeden fikir yürütüp, ezbere konuşmak istemedik.
Bahsi geçen şiirle, Aynur Hanım'ın şiirini karşılaştırdık ve iki şiiri yan yana koyduğumuzda, içerik olarak sadece isim benzerliğinden öteye gidememektedir.
Bir çok şiire, şarkıya ve yazıya konu başlığı olduğu gibi, izlediğimiz filmlerde de ara ara rastladığımız bir repliktir.
Kaldı ki günlük yaşamımızda da bu cümleyi pek çoğumuz kurmuşuzdur mutlaka.
Hâl böyle olunca, anonimden öte değildir bu dize.
Bu son yorumunuzla ‘’güler misin? ağlar mısın?’’ a dayanmıştır konu.
Aynur Hanım'a ağır ithamda bulunmanız, dikkat çekmek adına ortamı germeniz ve üstelik haklıymış gibi konuyla ilgilenen insanları gündem oluşturmakla suçlamanıza elbette göz yumacak değiliz.
Naci bey;
Üç gün üyelik onayınız alınmıştır
Edebiyat Defteri Yönetimi
Cömert Yılmaz tarafından 3/14/2012 10:52:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
Madımak Yangını/Davasının zamanaşımına uğratıldığı, büyük bir insanlık ayıbının yüzümüzü kızarttığı günlerden geçiyoruz. İşte o acının büyük şiiri Ali Cengizkan'dan: *
HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK
Taş düştüğü yerde kaya Taş düştüğü yerde gömülür bir boşluğa Hey nöbetçi, bu kör karanlığa Dokun, yansın ellerin, yansın ellerin.
Ellerinden dudağına ve ağzına taşan o meyve Kırların ürperişi gibi gözlerinden her an geçen istek Gidiyorsan gidersin, odalar geride kalır Bırak şu ellerini, menekşeleri, ölümü; bırakırsın.
Ölüm babamdı ceplerinden hergün birşey çıkan Küçük bir gönye, gül kapçıkları Paçalarında biriken çamur kalıpları İki ayakkabıydı kapımızın önüne konan.
Tuzun ve tozun kesiştiği yerdesin, sözün kırıldığı duvar Yansıtır kimlerin kaldığını iki ateş arasında Bir otelin pervazları kanar ve isiyle Gökmedrese kapısında güzelim bir nakış daha.
Bakış ve dokunuş, o tılsımlı kuş, nereye gitti Nerde bitti kalemin yazdığı düş, dumanın Boğduğu gülüş, iki gözüm İki gözüm, sözüm bitti.
Vatikan'da Roma'ya bakarak çırpınan ve bağıran körü Sıvas'ta minareden seyreden sağır duyar, Yine de dünya aynasına bakıyorum, iki gözüm İki gözüm, çıkartamadım yüzümü...
Yanakları eğitim yanığı askerin avcundasın, Metin abi Yönün neresi, sağ yanındaysan söz ve kösnü Sol yanındaysan yine söz ve kösnü Eksik olmayacak, eksik olma, belleğimizden.
Ankara, 19 Ağustos 1993 -------------------------------------------------------------------
Şiir, Şubat ayında 18'ine basan oğlumla yaşıt.
HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK. Yayımlandığı günlerde okumuş, çok etkillenmiş, çok sevmiştim. Bir esinlenme varsa, herkesten önce Cengizkan'dan olmalı. * Ali Cengizkan, -dikkat edilirse- bu sözü, sadece başlıkta kullanmış. Şiirin içinde yok. Olsaydı, sanırım o etkileyiciliği de olmazdı. -- Keşke, Aynur Baş da, bölüm sonlarındaki "......eskisi gibi olmayacak" dize(ler)sini koymasaydı. Çünkü şiire hiçbir katkısı yok bence. Gereksiz tekrarlar. Bir tür enflasyon.
Ayrıca,
"özlem bir daha takatimi aşmayacak (aşamayacak)"
"ayrılık canımı bir daha böyle yakmayacak (yakamayacak)"
"düşlerimdeki o çocuk doğmadı ( doğmayacak)" --- Bu üç dizede, ayraç içine aldığım tekrar eylem(fiil)ler de fazlalık. Şiiri yoruyor çünkü. Ayrıca şiiri manzumeleştiriyor. -------------------
"ömrümün pervazlarında( bu) uğursuz rüzgâr durduğunda yine böyle (bu) uğultuya " ----- Burada üst üste gelen "bu"lar da iyi durmamış. Hiç değilse biri eksiltilmeli. (yeni bir kurgu) "Bir", Gibi", "Ve" leri tasarruflu kullanmalı Şair. Özellikle de "bir"leri. Şiirin genelinde "eksiltmeli" bir dili, daha yoğun, sezdirmeli bir dili yeğlemeli. Az sözcükle, çok şey anlatmanın derdinde olmalı. Necatigil'in "Şiir; kata kata değil, ata ata yazılır" sözünü, hatırına getirmeli hep. * * * (şıngırdayacak bileklerinde kelepçe gibi)*
(ayrılık canımı bir daha böyle yakmayacak yakamayacak)*
(ve martıları yine kalana gülecekler bu kentin ama)*
Bu gibi dizeler yeni değil, sıradan. Gözden geçirilmeli bence. Önceki bir yorumda ilginç saptama vardı: "Ece Ayhan ile Ahmet Selçuk İlkan şiiri arasında gidip gelmiş..." mealinde bir şey. Özgün dizeler (şiir dizesi) ile şiir olmayan'ı, gündelik dili, çok söylenmiş/yıpranmış sözleri ayırt etmek, çok önemlidir Şair açısından. İşte bu ayrımı yapabildiğinde, has şiir'in de kapısı açılmış olacaktır. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
vantuz vuruyor açık yaralara gece sularında Ay bir çift beyaz güvercin -çatal ibik kızıl donlu- gelip konuyorlar omuzlarıma sağlı sollu *
,,Bernâdet Mîr bir makalesinde genç şâirlere ,, Şiiri okurken dili tahrib ettiler.'' diyor. Bu dili tahrib etme nasıl meydana geliyor? Ben şöyle düşünüyor ve biliyorum ki: Bu türe ait bir şiirde, kelimeler kırılmış (ikiye bölünmüş) şekilde yazılıyor ve bazen (kelime) ters yazılıyor. Şiirin satırlarından filler hazfediliyor. Şiirin satırları tam olmadan bırakılıyor.
Postmodern ,,şiirdeˮ kesinlik yoktur, bu tür bir şiirde hiçbir şey kesinliğe (belirliliğe) sahib değildir. Postmodernistler, hayatın başlangıcı ve sonu âşikâr olmadığına inanıyorlar. Hayat düzensizlikle (bâ bî nazm) arkadaştır.
öncelikle değerli şairi ve şiirini tebrik ederim. bir arkadaşımın işaretiyle şiir altına düşen ve ispatı olmadığından sadece kuru bir sitemden öte gitmeyen bir iddia olarak kalır Naci Beyin itirazı. ayrıca isimler ve anonime mal olan halk enstrümanları ve tek başıma bir anlamı vurgulayan tabirler özel iyelik sayılmaz. örneğin ; mavi göz, kırmızı dudak ve gibi. ama kelimeyle vurgu ve anlam ayrılıyorsa işte o zaman intihale girer.ki; bu gibi aforizmaları tırnak içinde ya da sahibinin imzasıyla adını zikrederek paylaşmak icap eder. buna da örnek mesela ;
''dünya ahiret acımsın'' evet aslından bir kelime değişik ama görüldüğü üzere bir dünya alt anlam içeriyor.
ve bu konuda belki de bir çok kimsenin duymadığı bilmediği tanınmış şair ve yazarların; sayın Sait AÇIKGÖZ hocam'dan alıntıladığım en meşhur intihalleri paylaşmak isterim. aralarında dudak ısırtan isimler de vardır maalesef.
**
ÇALINTI ÖRNEKLERİ
BEN-Gitmek ineklerin su içtiği yere Rimbaud BEN-Su içmek inekler için çeşmeden Ahmet Muhip Dranas *** Salla salla hüzün uyuyan beşiği Verlaine Hüzün beşik gibi sallıyor yüreğimi Dranas *** Bir haziran ve bir başka eylül arasında T.S. Eliot (Çev: Ülkü Tamer) Bir haziranla bir başka eylül arasında İlhan Berk *** Hangi sular pruvaları aşan T.S. Eliot Hangi sular böyle pruvaları aşan İlhan Berk *** Büyür uykusunda İstanbul Ülkü Tamer Büyük uykusunda İstanbul İlhan Berk *** Ağlayan bir kadın Eh oh ha Geçen askerler Eh oh ha (...) Her şey değişti ben de Her şey Aşkımı saymazsak Apollinaire Bir kadının yüzü ha ha ha Ben ömrümde aşk nedir bilmedim Süheyla'yı saymazsak Cemal Süreya *** Uslu dur ey Hüznüm, daha sakin ol Akşam diyordun, işte oluyor akşam Baudelaire Haydi Abbas, vakit tamam Akşam diyordun işte oldu akşam Cahit Sıtkı Tarancı *** Anılar, anılar ne istiyorsunuz benden? Sonbahar... Verlaine Bilmem ki hatıralar Ne istersiniz benden Gelir gelmez sonbahar Cahit Sıtkı Tarancı *** Ey ölüm, koca kaptan, vaktidir demir almanın Baudelaire Artık demir almak günü gelmişse zamandan Yahya Kemal
Paylaşımınız güzeldi. İlgiyle okudum. Konu hakkında konuşulası çok şey var elbette, haklısınız. Belki bir panelde.....Bir makalede değinmek üzere diyelim mi? Teşekkürlerim ve saygımla. Emeğinize sağlık...
efendim günün şiirlerine yada her şiire yorum yazmak gibi bir alışkanlığım olmamasına rağmen sayın aynur başın bu güzel şiirini köşede görünce yorum yazma gereği duydum aynur baş ve bir kaç şaire arkadaşı antolojide sık sık okurum kimileri serbest şiiri alt alta yada uzun cümleler kurulmak yoluyla yazılan duygusal romantik yada dram anlatan şiir türü olarak algılasa da serbest şiir meramı anlatma konu bütünlüğü ve neticeye varım noktasında oldukça zordur bu şiirde gördüm ki aynur hanım bir şiirde olması gereken ve verilmek istenen her şeyi nefesi ve kalemininde keskinliği ile vermiş kendisini kutluyor saygılar sunuyorum
Şiirler ardıl olabilirler, tıpkı şairlerin ardıl olabildiği gibi.
Bunca söylemden sonra, şiirinden alıntı yapıldığını ısrarla dile getiren üye; o şiiri sayfaya eklerse karar verebiliriz. Şiirini okuyucuya sunmaz ve bu söyleme devâm ederse şâyet, söyledikleri ithamdan öteye gitmeyecektir.
Aynı coğrafyanın insanlarının seslerinin birbirini andırıyor olması şaşılası olmamalı. Herkes kendi türküsünü söylüyor aslında :) Bağlamalarımızın akordu zaman zaman düzen şaşsa da :) Duruşunuza hayranlığım ve teşekkürlerimle...
Öncelikle Aynur hanımı tebrik etmeliyim şiirinden dolayı zira çok beğendim.
Ve Naci bey lütfen diyorum size yani tavrınıza sebebi ise bakınız şiirlerinizden bir kaçı ve aynı başlığı kullananlar Münzevi: Yılmaz Odabaş, Alpaslan Akdağ, Emre Kardaş ve sitede bulunan ben Ebru Alikoğlu ve Eyzün ( sanırım şimdilerde kullanıcı adı bu değil) Kayboldum: Arda Ünal, Ayşe Özdemir ve yine sitede bulunan Ya Tabe Volim Yeniden: Gülten Akın, Müjgan Aksular ve yine ben Ebru Alikoğlu:)
Aslında hiç tarzım olmayan bir şey bu gibi olaylara müdahil olmak ama duramadım üzgünüm.
Öncelikle tam olarak hatırlamasam da sanırım sayfanıza ilk defa geliyorum.Çok güzel dile gelmiş bir şiir; duru dili,akılda kalıcılığı ve sonuna kadar kopmadan sürükleyerek kendini okutması ile. Kutluyorum yakışmış yerine Kelimeler kimsenin tekelinde değildir; ha çok değişik bir başlık olur da alıntı diye sahiplenilinir.Benim bir şiirimin içinde geçer örneğin bu başlık<biliyorum, eskisi gibi olmayacak hiçbir şey> Bazı şiirlerimin başlıklarını da gördüğüm gibi,kitabımın adını taşıyan <gitme kal>adlı şiirim aynı başlıkla Arif Damar tarafından yazılmış ama sonra öğrendim.Şimdi ben başkasının başlığını mı almış oluyorum şimdi? Şiiryazarların ortak duygu bileşkesi olduğuna inandım birkaç olaydan sonra. Bu konuda canınızı sıkmayın bence yönetim kurulu bunu göz önüne almıştır.Hem yazan şahsın böyle kabaca yazması da çok çirkin.
“Sana neler neler anlatacaktım, Önce gözlerini kapayacaktım, Seni görür görmez sarılacaktım, Yanına gelince unutuverdim..”
Bunu birkaç gün önce dinlemeye başladım ve içinde bulunduğum ruh hâli yaşanmışlıkların tesiri ile “aynı benim sözlerim” dedirtti. Hatta aklımdan geçti acaba Ebru Hanım bunların benim düşüncelerim olduğunu bilmiyor muydu da bu türlü bir esinlenmeye müsaade etti(!)
Haydi beraber gülelim, komik çünkü!!!
“vız gelir dağlar denizler, yaban eller, Sevmeye engel değil mesafeler”
Tarkan’ı muhakkaktır ki hepimiz tanıyoruz, ne stardı hatırlamaya çalışıyorum. Ah “mega star” evet mega starımızı tanımayan yok sanırım. “İncitanem” şarkısının sözleridir bu iki dize ve eğer ki bu hâli ile alınıp başka bir eserde kullanılsa “çalıntı” denilecektir. Fakat “seni seviyorum” gibi bir cümlenin esintilik derecesi ne olabilir sizce? “Ama efendim sevdiğime seviyorum’u dünyada ilk ben söylemiş idim, sizler ne hakla bu cümlemi alıp da kendi sevdiğiniz için kullanabiliyorsunuz, hakkım yenilmiyor mu.. Dava ediciğim – edeceğim – sizi…”
Dün gece sabahlamıştım ve sabaha doğru fark ettim gün ortası okuduğum kalemi günde olduğunu. Ciddi anlamda başarılı bir kalem ve diğer eserlerine baktım “keşke daha çok yazsa” oldu içimdeki ilk cümle. Hepimiz kendi çapımızda karalıyoruz bir şeyler ve belki de aynı kelimelerle, efendim konuştuğumuz dil aynı dil. Farklılığımız üslûbumuzdan gelmiyor mu? Aşağıdaki iddiayı görünce bir an “gerçekten mi” dedim, esinlenme cümlesi pek ilgimi çekmedi çünkü kendinden emin bir cümle değil. Ve hakkı olmadan başlığı değiştirin deniyordu.
“hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”
Bu cümleyi ilim ustası google yazarsanız karşınıza onlarca şiir çıkacaktır ve az daha irdelerseniz bahis olan şiiri de görebilir sonra da arada ilginin olmadığı kanısına varabilirsiniz. Baha’nın şarkısı çıkacak ilk olarak karşınıza ve benzeri birçok kalemden yazılmış şiirler. Ayrıca Aynur Hanım’ın kalemini mercek altına aldım tabiri caizse. Tüm yorumlarını vs. hakkım ve haddim olmadan okudum. Bir insan tek bir dili tek bir tonla konuşur. Arada fire varsa bâriz ulu orta açık olur. Ve hakikaten başarılı bir üslûbunuz var, takibinizde olacağım dâima… Neden bunu söylüyorum’a gelince. Avukat da değilim vekil de değilim evet. Şiir bilgim ve yeteneğim çok olmamakla birlikte ilgimin ölçüsü saptanamaz huduttadır. Aynur Hanım “keşke daha çok yazsa” derken yüreğim acıyordu, çünkü yüreğim konuşuyor yazdıklarında ve izninizle yüreğimden esinlendiğinizi söylemek istiyorum (!)
Bu türlü söylentiler Şâir’i incitir, kendine güveniyordur fakat incinir.. Söylemez belki ama incinir. Her neyse durumdan ötürü rahatsızlığımı dile getirmek istedim sadece ve bunun Aynur Hanım’la da ilgisi yoktur, sadece bu yüreğimce değer verdiğim dizelerin böyle bir ithamı hak etmediğini düşünüyorum, düşünmüyorum hak etmediğini söylüyorum. Nasıl ki beğendim demeye yahut beğenmedim demeye hakkımız var ise burada ve aynı şekilde bu gibi iddialara da hakkımız varsa aksi için kimse karışmasın bana, şiire değer veren yüreğim bu durumda susamaz. Sayfa sahibine de verdiğim rahatsızlıktan ötürü özür diliyorum, bağışlayın ama beğendiğime, sevdiğime en fazla aksi ile hitap edilebilir bunun dışında bir itham varsa konuşurum, atın isterseniz sayfadan ama doğduk bir kere…
Günün şiiri olmayı ne çok hak etmiş ve tam bu esnada dedim ki kurul üyeleri bu durumları kontrol etmiyorlar mıdır acaba ama ya etmiyorlarsa o zaman ben bakayım içim rahat etsin diye. Ve belki güne gelmese idi farkında olmamak üzecekti ben gibilerini. Nasıl demeli bilmem ki.. İlk okuduğumda zerâfetiniz etkiledi. Bildiğimiz sevdiğimiz pek çok şâir var evet ve hepsinin farklılığı da kezâ mevcuttur. Kendi kalemimi törpülemeyi başarabilirsem bir gün güzel şiir yazabilirim belki ben de ama bu kadar naif ve zarif olabileceğimi sanmıyorum. Âh keşke – keşkesiz bir insanın ender keşke’lerinden - .
“vantuz vuruyor açık yaralara gece sularında Ay bir çift beyaz güvercin -çatal ibik kızıl donlu- gelip konuyorlar omuzlarıma sağlı sollu kuşdili bilmem ki ben kanatlarımdan geçeli asırlar oldu”
İlk dizelerde olağan bir dil fakat:
“kuşdili bilmem ki ben”
Buradaki “ki” (ilgi zamiri olarak hatırlıyorum) öyle bir karakter tablosu çiziyor ki gözlerde, dur dedim kendime ve başa al şiiri… Sayfalarca yazabiliriz ama belki de tek kelime için seviliriz yahut dışlanırız vs. Buradaki “ki” şiiri sevdirdi, tanıttı. Mâsumiyetin ifadesidir kanımca. Bir çocuğa bardak kırıldığında kimin kırdığını sorarsanız, haberi yoksa size vereceği cevap omuzlarını hafifçe ve ürkerek kaldırarak “ bilmem ki” olacaktır…
Kadın sesi ne kadar yükselirse yükselsin dâima ve ölene kadar bir çocuğu yaşatır içinde. Belki sadece yalnızken duyuyordur belki de hayat öylesi hırpalıyordur ki farkında bile değildir ama diretenler muhakkak ki vardır.
Karakter analizi değil yaptığım, sadece şiirin neresindeyim dedim, hepsi bu – “hepsi bu” adlı bir şiiri vardır Yılmaz Erdoğan’ın, beni dava eder mi dersiniz - …
“gün uyanmadan acıkan her bebe uzanacak yanağına değen yorgana meme diye büyütmeyen pışpışlara savrulurken tekme göğüslerine süt yürüyen kadınları kentin pür telaş fırlayacaklar yataklarından yine bense kımıldamayacağım bile yerimden böyle bir ihtimal ile düşlerimdeki o çocuk doğmadı doğmayacak senin için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”
Severim şiiri, gerçekten sevmeye çalışırım aklım yüreğim yettiğince.. Ama şiirin bu bölümünden sonrası için konuşmayacağım, bu aralar ağlamaktan uzak kalmaya gayret ediyorum – burnumun dibinde dolansa da - .
“anne olmak istiyorum” diyor kadının biri ya da kızın önemli değil boş verin. Sonra diyor ki “ ama babasını çok sevmeliyim” ve aklına düşüyor “en sevdiği adam” ama “artık eskisi gibi olmayacak” ki diyor…
Bu kırgınlığın hüznünü yaşadım mısrâlarınızda, gece gece gözlerim nemlendi ve çok güzel bir şeye vesile oldu sizin yorumlarınızı okumak. Dakikalarca güldüren bir sayfaya konuk oldum..
İnanmamalı ama!
Unutulmaz ama unuttuğun birkaç dakika bile paha biçilemezdir değil mi, öyleydi işte..
Tema olarak “kadındı” ve kaleminiz, üslûbunuz kattiyen kalemden uzak durmak gibi bir lüksü tanımamalı kendine. Kullanılan imgeler, kelime dağarcığınız – ne çok batı ne çok doğu, orta Anadolu- kendimce çok değerli.. Belki benim gibi birkaç kişi daha vardır şiirinizde yüreği titreyen, hatrım var mı demeyeceğim ilk kez gören birine ama rica edebilirim “sizi okumayı istiyorum…”
Siz ne güzel bir yüreğe sahipsiniz Havin. Günün tüm kırgınlığı geçecek muhtemelen yarın...Ama siz, dost yanımda kalacaksınız daima... Teşekkürlerim, sevgim ve saygımla.... Sizi yordum ben bu gün, farkındayım :) O açıdan üzgün, sizi tanıdığım için mutluyum, inanın.
"Kanatlarımdan vazgeçeli asırlar oldu" derken şiir yaşanmışlıkları özetlemiş Artık hiçbir şey gözleri kör edecek kadar etkilemeyecek ruhu ve bedeni mutluluklar uçuramıyacak Çünkü ayakların yere sağlam bastığı bir sürece girilmiştir artık.
Ve giden için de kalan için de asla hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır artık.
Net bir tavrı vardı şiirin Dik bir duruşu Ve baştan sona mükemmel bir kurgusu Dilde titizlenmeler de bir o kadar güzel di Şiir di Aynur Hanım Baştan aşağı çok güzel bir şiir
Tebrik ederim Kaleminizi ve yüreğinizi Saygı ve muhabbetle...
Şiiri adı hususunda dikkatimi çeken bir yorum için sessiz kalamıyacağım. Adı Ayrılık olan yüzlerce şiir bulmak mümkün, Adı Aşk olan. Hele türkçemizde çokça kullandığımız kalıplaşmış söz öbekleri de kimsenin tekelinde değil. Bu başlığı değiştirin önerisi bu yüzden çok şaşırtıcı ve komik geldi. Bundan sonra böyle platformlarda şairler yazdıkları şiirleri yayınlamadan "Ben şu başlıkla bir şiir yayınlayacağım, bu başlıkta şiiri olan varsa lütfen şimdi söylesin yada sonsuza kadar sussun" şeklinde bir bildiri yayınlamalılar o zaman)))
Şiirin sağını solunu çekiştirmeyi çok anlamlı bulmuyorum doğrusu. Dadaist bir şiir mi, hayır.. Zira amacı sanat değildir dadaizmin.. Esinlenmiş mi?! her söz söylendiğine göre esinsiz ve eşsiz bir şeyler söylemek neredeyse imkansız..
( şiirin sahibi bu yorumları okuduğunda ' vay beee, ne şiir yazmışım, dadaistmiş, esin perilerinin ceplerinden araklanmışmış, şöyleymiş böyleymiş..' gibi can eriği tadında düşüncelere gark olacak galiba..oysa o sadece şiir yazmış..)
Giriş gelişme ve sonucu itibariyle şiirler bir bütünlük arzetmiyorsa bu toplumsal ruh halimizle ilintilidir sanırım, keza Yılmaz Erdoğan'ın bir şiirinde " hem Bülent Ersoyu hem Tarkanı aynı anda sevebilen" bir tolumuz.. Şiirimizin dağınık olması normaldir abiler diyecek şairlerimiz çıkmıştır vaktinde ( Ece Ayhan)
Ancak bir yorumcuya haksızlık etmemek adına dadaist şire yakın duruyor demek zorundayım zira bu tür şiirlerde şair kendi duygularıyla oynamaktan zevk alır..gibi. Çünkü histeri sözkonusu şiirde ama şair muhtemelen histerisine diğer insanları dieğr şehirlerde yaşayan insanları hatta dünyanın tüm insanlarını ortak ettiğinde bilinmez bir ortam oluşturmuş kendine, bir soyutlanma yaşamak zorunda hissetmiş, bu yüzden çokça ketum...
Mantık sınırlarının yokluğu, hissedilen sürgünün dayanılmazlığı ve duyg yoğunluğu kendisine aşmaya sevk eder sanatçıyı..
Yorumunuzu gülümseyerek okudum. Yazan eğilecek yaşı geçtiği için, onun için endişeleriniz gereksizdi ama iyimserlikte hemfikiriz Şair. Naat değilse biçim, her şiir biraz dadaisttir, bilirsiniz... "Dada dada" diye bağırmasa da.. Aslında güzel paylaşımlar bunlar. Bence yorumunuz hayli eğiticiydi. Eyvallah emeğe ve yüreğe.... Saygımla.... .
Bu şiir başlığı ile ilgili ne şarkılar ve şiirlerde geçen bir çok dize vardır. Hatta şunu bile diyebilirim; öylesine yerleşmiştir ki bu başlık-dize-sözcükler beynimize... anonim olarak bile adlandırmak mümkündür.
Bu sebeple aşağıda yazılanları şaire yapılmış bir haksızlık olarak görüyorum. Esinlenme konusu da biraz daha net bir şekilde açıklanmalı zannımca, ortada bırakılan bir yorum şairi töhmet altında bırakmaya yönelik bir yazıdan öteye geçmez aksi takdirde.
Şiire emek veren biri olarak bunu hem kendi adıma, hem de seçkiye gelen şiir adına yazmak gereksinimi hissettim.
Şiire gelince; Çok beğendim, seçkiye gelmeye haketmiş bir şiir.
Ben" Hay Aksi" gibi bir kelime dizini yüzünden de benzeri bir sorun yaşamıştım. Alıştım artık... Şiir devam ettiği sürece, gerisi zaten zamanın suyunda ilerleyip gidiyor. Sebebi şiire dokunan her kalemin hassasiyetiyle açıklanabilir mi bilmiyorum ama ötesine çok da kafa yormamak lazım galiba... Daima şiirle diyor selam saygılarımı gönderiyorum, yüreğinize.. Teşekkürlerim içten...
düşlerimdeki o çocuk doğmadı doğmayacak senin için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak …. özlem bir daha takatimi aşmayacak aşamayacak senin için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
MÜMKÜN MÜ? HER ZAMAN GEÇEN ZAMANI ARATIR GELEN ZAMAN,ÇOK ANLAMLI ÇOK GÜZEL DİZLER TEBRİK EDİYOR BAŞARILARINIZN DEVAMINI DİLİYORUM SEVGİLİ ŞAİREM SEVGİMLE.
ece ayhan gibi başlayan şiir ahmet selçuk ilkan olarak bitmiş..başladığı ve bittiği yer arasında konu olarak evet ama,tarz olarak bir bütünlük yok..ilhamla başlamış düşüne düşüne yazılmış..hatırlaya hatırlaya bitmiş gibi geldi.dadaist bi duruşla selamlasa da şiirin ayaklarını başı iyiydi/gibiydi:)
selam ile.
eldevarbir tarafından 3/14/2012 1:25:36 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yaşamın özellikleri var her yaşamda bir çok beklentiler vardır.Kimi onları elde eder kimileride onların gidişatına seyirci olarak kalacaktır.Her iki eşten ortak bir can örülecek.O zevklerin en olgusu,aşamanın da en güzel tadıdır.<Kutlarım .Sevgi ve saygılarımla...
vantuz vuruyor açık yaralara gece sularında Ay bir çift beyaz güvercin -çatal ibik kızıl donlu- gelip konuyorlar omuzlarıma sağlı sollu kuşdili bilmem ki ben kanatlarımdan geçeli asırlar oldu
şiirin anlattığı olaya bir giriş gibi, ince bir dokunuşla yaşanılan olayın yada yazarın sezgilerinden geçerek gelen imgelerin girizgah kısmını donattığını görüyorum. Şiirin devamında olaylara tek tek açıklama getirir gibi ince bir işçilik ile inci gibi kelimelerin teker teker mısralara dizilişini gördüm.
düşlerimdeki o çocuk doğmadı doğmayacak senin için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak …. özlem bir daha takatimi aşmayacak aşamayacak senin için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
ayrılık canımı bir daha böyle yakmayacak yakamayacak senin için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
ve martıları yine kalana gülecekler bu kentin ama giden için dhiç bir şey eskisi gibi olmayacak
Mısralarında gördüğüm, şiire giydirme olarak tanımladığım bir özellik ki bunu Aynur Hanım gibi istisna şairlerin kaleminde görüyorum yalnızca. Serbest şiire heceye yaklaşan bir tarzla müthiş bir çekicilik kazandıracak bir üslupla, işlemek. Her bent kendi içinde bir final taşıyor aslında. öyle bir bütünlük ki bütün sonuçları birleştirince şiir müthiş bir bütünlük ile sonuçlanıyor aslında. Kurgunun güzelliği anlatımın akışı; seçilen kelimelerin güzelliği ve bu kelimelere asılan anlamların zenginliği ile dikkat çekiyor şiir ve sizi bir türlü bırakmayarak onuna kadar sürüklüyor şiir. hiçbir şey
Hayat karşısında alacağı tavrı belirlemiş bir şiirle karşımıza çıkıyor şair.Fırtınlarar karşısında kökünü sağlamlaştırarak sallayıp damarlarına yer açan ulu ağaçlar gibi bir dik duruşu var şiirin.Karşılaşılan zorlukların karakteri bu kadar derinden etkilediği ve etkileyerek sağlamlaşmış bir mısra kadar şiire derinlik katan ve kazandır an bir yapıdır gözler önündeki aslında “özlem bir daha takatimi aşmayacak aşamayacak” . “ayrılık canımı bir daha böyle yakmayacak yakamayacak”,” mısraında görüldüğü gibi, kendi duruşunu hayata meydan okurcasına sergileyen bir gözüpeklik ve civanmertlik örmeği görmekteyim.
gibigün uyanmadan acıkan her bebe uzanacak yanağına değen yorgana meme diye büyütmeyen pışpışlara savrulurken tekme göğüslerine süt yürüyen kadınları kentin pür telaş fırlayacaklar yataklarından yine bense kımıldamayacağım bile yerimden böyle bir ihtimal ile düşlerimdeki o çocuk doğmadı doğmayacak senin için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak olmayacak
Kullanılan imgeler ve edebi sanatları teker teker saymak istemiyorum.Betimlerin güzellği gözümüzün önünde ince mesajları verecek kadar ayrıntısıyla duruyor. şiir kendi akışı içinde ahengi öylesine güzel yakalmış ki ,kullanılan her imaj kendini açıkça gösterse bile derin anlamlara kucak açtığı görülüyordur.Bu özellikler şiirin bütünlüğü içide geçerlidir.
Şiirin geneline yayılan anlam ayrılıklar ve ayrılıkların verdiği yürek sancısının ağırlığı.Ve hayat karışısında şairin aldığı duruştur.
Eyvallah Tebrik ediyorum yine kaleminizden çok güzel bir şiir okudum şair.
Emeğinize, dost sesinize, duruşunuza içten teşekkürlerimle şiirdaşım. Böyle mi diyordunuz siz... Bu tabiri sevdim ben :) Her zaman şiirdi sizin lisanınız. Yorumlarınızı da şiirleriniz kadar beğeniyle takipteyim Hocam... Saygım ve selamlarımla....
özlem bir daha takatimi aşmayacak aşamayacak senin için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak/ dese de şairim Özlem hep kırıntıda olsa içimizde kalacak ve her yağmurda gidenlerin ardına takılacak düşüncelerimiz Çünkü özlem dile getirilen/getirilemeyen düşlerin adıdır özlem sararmış fotoğraflardan bilincimize yol alan pranga artığı yolculuklardır Ve özlem iyiye,güzele,sevgiliye,kavgaya var güçle içimizde taşıdığımız çocuğun ardından koşmaktır Yaşamın içinde kendimize bile inkarda zorlandığımız dilsiz imgelerimizdir özlemlerimiz...
Tebrik ederim sevgili şairim Şiir çok güzeldi Emeğine Yüreğine sağlık Dostlukla....