Ufkun Kutsal SavaşçılarınaDur zifiri karanlık dur Yaması yırtılmış gecenin Ayazı başka Tohum daha kök salmadan toprağa Kopartma fidanları bağrından Hele bir dur Yorgun zamanın vakitlerine Ay, neden utanıyor söyle Kim ses veriyor Çığlık çığlığa bu alaca karanlığa Şimdi neden Kimse gözyaşını dökmüyor akan suya Gaz kokan odalarımız niçin suskun Kınalar yakılırken alından sarkan saça Bıyığı terlememiş Yağız delikanlı Henüz ondört yaşında Kefenlenmeden gömülürken toprağa Yeryüzü neden hasret Gökyüzündeki yıldızlara Toprak niçin suskun Toprak niçin susuz Nasılda saldırıyor bak Haçlısını toplamışta Kana susayan uyuz Hani dedik ya yaması yırtılmış gökyüzünün Işık huzmeleri alkana bulanmış Yakıyor çaresizce yüreği Sağanak sağanak yağıyor mermiler başa Gün batarken Deniz nasıl boyanır kızıla Kızılın rengi böylemi damga vurur arşa Kül rengimi olur semanın yüzü Yere düşerken Mehmet’in özü Daha dilden düşmeden şahadet Sözü Kan fışkırıyor yer Kan içiyor asalak Yapışmış binlerce masumun sırtına Asırlardır susuz mu kaldı ki gözyaşına Dinmiyor gökyüzünü yaran fırtına Kan damlıyor hasretlik mektuplarına Vuslat mı? Ötelerin ötesinde başka bahara Ana kokusuna hasret Cennet diyarlara Ölüm Ne kadar güzelmişsin böyle Pansuman tutmaz yaralara Kanlı otlar sarılırken bile Merhamet de başkasına Gurbet dediğin, garbın maşasına Ey gafil derdin neydi Gel şimdi söyle Ayak oyunlarıyla Çanakkale geçilir mi sandın Hangi aciz fikrin, zikrine kandın Onurlu asrın yükünü sırtında taşıyan Seyit onbaşının avuçlarında bak nasılda yandın Dilim şimdi sende sussan Nefsimin acizliğine bir kez daha yansam Bu topraklar kanınız deyip alnıma sürsem Gün doğmadan kabrinize yatsam gözyaşı döksem Delinmiş çarıklarınıza bedenimi sığdırsam Hatıralarınıza imgelerden binlerce destan yazsam Yinede anlatamam sizi Kızıl ufkun kutsal savaşçıları Şad ile anarken ruhlarınızı, uğrunuza dökülsün Şanlı bedrin aslanlarının gözyaşları ...................................... Çanakkale de şehit olan ecdadın anısına ....saygıyla |