EY CEYLAN BAKIŞLIBir göz verdin o yâre; yeşile çalan ela Bakışı yürek yakar, sevdası ise bela İki belik halinde örgülü, sırma gibi Saçı uzar belinde; can dili benzer bala Ses var sesi bastırır, sınırları aşarken Güzel, adam astırır; ölüm ondansa âlâ Sen ey ceylan bakışlı; dağlarda ürkek maral Gözlerini süzersin, bakışın benzer lâl’e Bağrımda yanıp durur, hiç sönmeyen bir ateş Kalbim de anıp durur yâr’de takılıp al’a... Yüreğini hapsetmiş yer altında zindana Ne kadar uğraşsan da zapt edilmez bu kale Sevgileri sonsuzdur her gün çifte kumrular Eşleriyle birlikte gelip konarlar dala Tabiatın rengini gözler daim tararken Bulmak için dengini, benzerler hep hamala Bir nefis ki meyletmez kapılmaz boş cezbeye Hakk’ı da zail etmez, kıymet vermez hiç mala Okunurken duyunca yanık müezzin sesi Bildiklere sorarsın: “Acep kimin bu sala?” Göçme vakti gelince sevdiğini bırakıp Beklersin musallada sonra binersin sala Güneri Yıldız (Elazığ, 25.08.2011) |
biter kararsızlıklar, bir karara varılır nokta konur, ömür denen masala.
Gönül sesinize kulak vermek ne güzeldi yüreğinize sağlık güner ağabey selamlar