KESİT 3...Mat akşamlara düğümlenirdi düşler, Ve otarşisine, simli serenatların avazı. Vuruktu şehrin tebessümleri kilitlerine Mevsimleri buruk… Civar tefekkürlerin rahminden inerdi perdeler Meydanın sisli sabahlığına. Gölgeleri depreşirdi kuralsız bir oyunun Yılgın motifler üzerine. Hükümsüz bir adak beziydi yağmurda beklenen zaman Kuyuda bir kör dilek, Kasırgalar devşiren ordu yalnızlığının Yaldızlı yazgısında bir can suyu. Neleri olması gerekiyorsa yokluktu Uzanılası bir menzilin dipsiz hegemonyasında. Anlatılmaya yüz tutmuş anlaşılmaz sığlıkta boşluk. İhtiyar falcının Gözlerinde kıvılcımlaşan güneşe isyanla yeksan “Aşk olsun” diyende yüreği durağanlaşan zaman Durduğunda mekânın bir noktasındaydı Bam teli notasında iki sır, İki cihan arası denge. Keskinleşen aynaların aksinde Bir masumiyet sağanağının akladığı vicdandan Büyümüş ama yeni doğmuştu iki göz. Bir sözde durulmuştu iki köz Bir an’da donmuş sonsuzlukta Bir yıldız konmuştu kırmızıya, Aşk olmuştu… 03.02.2012 m.abdırgan |