YAĞMURLAR YAĞIYOR YÂR
Yağmurlar yağıyor yar, yağmurlar
Fırtınalı tufanlı yağmurlar Çöküyor duvarlarım, çöküyor umutlarım Çöküyor yarınlarım Bir uçurumun ortasına göçüyorum Bir güvercinin kanadından düşüyorum Kumrular süzülüyor yanı başımdan Ve ben onlara özeniyorum Duymak istediğim sözler uçuşuyor havada Siyah beyaz renklere bürünmüş Elimi uzatınca kum tanesine dönüyor Kayıyor parmaklarımın arasından Sıcak bir cümle eriyor dilimin uçunda İsyanlar dolanıyor etrafımda Uçuk bir geceye soyunuyor güneş Ve ben zindanlarda bitiyorum Yağmurlar yağıyor yar, yağmurlar Her damlası sele dönüşüyor Bir umarsız buzulların ortasında Bir avuç ateşe muhtaç Ya da korlar ortasında bir kalıp buza aç Ve ben ateşler içinde üşüyorum Göçüyorum yar, göçüyorum Benliğimi kaybettiğim o yerde Kendim diye seni tutuyorum Seni içimde çoğaltırken Ben bitiyorum Yağmurlar yağıyor yar, yağmurlar Tuzlu asitli yağmurlar Dirhem dirhem işliyor tenime Her düştüğü yerde oluk açıyor Kanıyor yüreğim, yanıyor düşlerim Canım çok acıyor Sineme düşmüş korlu bir ateş Ve ben ılık ılık eriyorum Yağmurlar yağıyor yar, yağmurlar Sel oluyor, nehir oluyor, göl oluyor Alıp götürüyor bendeki seni Alıp götürüyor bendeki beni Ve ben fırtınanın önünde sürükleniyorum Yorgunum yar, çok yorgunum Teslimiyet denizine bıraktım kendimi Karanlık bir koydan sessizce süzülüyorum. Gidiyorum yar gidiyorum Kendimden gidiyorum, Senden gidiyorum Yaşamdan gidiyorum Bir cenazeye meyilli şimdi benliğim Ve ben suskunluğunda ölüyorum Yağmurlar yağıyor yar, yağmurlar Fırtınalı tufanlı yağmurlar Mezar taşımı yıkıyor, toprağımı sürüklüyor Ve ben kefensiz çırılçıplak ortada kalıyorum 16/11/11 Zehra Atasoy |
Teslimiyet denizine bıraktım kendimi
Karanlık bir koydan sessizce süzülüyorum.
Gidiyorum yar gidiyorum
Kendimden gidiyorum,
Senden gidiyorum
Yaşamdan gidiyorum
Bir cenazeye meyilli şimdi benliğim
Ve ben suskunluğunda ölüyorum
ŞİMDİ Mİ GELDİN
Tükendi nakdi ömrü aşkımın,
Düştü sevda takvimdeki son yaprak,
Gelişin neyi değiştirirki;
Yeni aşkım kara toprak……
“Şimdi mi geldin”
Artık yolum karanlık,mekanım harap,
Yüreğimde çöl fırtınaları;
Ufuklar flu ve serap…
Mecnundan daha şaşkınım.
Yeni mi doğdu güneşi aşkının?
“Şimdi mi geldin”
İşte gördün musalladayım,
“Nasıl bilirdin merhumu”
Belli ki berbat….
Haydi sıvazla göz kapaklarımı kapat,
“Şimdi mi geldin”
Niyetlerine göre çıktı falların
Şimdi azrailin çarkındayım
Ne hoş geldin diyebilirim,ne de el sallarım,
Doğrulup helallik de isteyemem ama,
Ayakta kıldığın namazın farkındayım,
“Şimdi mi geldin”
Sorma gidiş derdini Erdem’e
Derdi içinde dürülü saklı,
Senin gidişinle benimki farklı
Ben gidersem böyle giderim; “haklı”
“Şimdi mi geldin”
Davamı büyük mahkemeye verdim,
Duruşman kıyamette,
Sen de çağrılacaksın bir gün elbette….
Orada berat yok; karar tek celse ,
Adilin adresine ;
“Şimdi mi geldin”
Sen giderken arkandan çok ağlamıştım,
Sıra sende…
Kefene dökülen gözyaşların;
Can mı verecek bedene,
Dün neredeydi aklın;
“Şimdi mi geldin”
Erdem GÜMÜŞ