sekiz kibriittt
ellerime sıcaklığı bulaşmış rüzgarın
ondan tutunurum saçlarına söğüt dalının. estikçe yer eder toprak damıma... hep bir ağızdan söylenmiş amin gibi kar yağıyor eskitilmiş bir kaç güvercin kanadında eprimiş şarkılar. hişşş karın altında bahar var. kirazın dallarında sıcacık bir yumru çiçek dökecek alazlı kollarına. yıldızlı gecelerde ince uzun patikalardan kanatlarında şarkılar yol açacak ateşböcekleri dere kenarında süsen kıyamet... cümleten hoşgeldiniz... şöylece gelsin yamacıma askılı pantolonlu çocukluğum ceplerinde gülüş saklı. vaktiyle peri padişahının kızı varmış altın saçlı gök gözlü kelebek kanatlı... yağmur yağınca ıslanmaz gün açınca günlenmez her sabah çiğ/dem düşer gamzesine her sabah beyaz inci kaf dağının tepesinde... çoksulluk bu ya altın kanatlı kuşları mercan dağıtırmış tebaya... günlerden bir dün haber saldırmış tellala -kim ki serçe parmağını uçuraa ...tövbe estağfurullah... hükümranlık onun’olaaa ...he valla... birdenbire kanatsız kuşlara kesmiş yeryüzü. gel zaman git zaman yürüdükçe ayak diledikçe kol vermiş yaratan... o günden bu güne şarkıları kalmış tek dillerinde... a çocuk... uyu şimdi usul usul kar yağıyor fısıl fısıl... gökten üç elma düşmüş biri rüzgara... biri toprağa... biri şarkılarını unutmuş serçelerin başına... ki bir damlada öldükleri ondanmış... |
her mısrası değerli
masalsı tadı hiç bozulmadan
sihirli bir değnekle okuttu resmen, gözlerimi yormadan
çok ama çok sevdim şiirinizi... sevgimle.