Okuduğunuz şiir 21.1.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Çimlerin Melodisi
ISLAK KURUM TEMİZLEME
mostrası dağınık orman gibi nicedir susturulmamış kalabalığı yüzümün kaybolan bir çocuk çığlığı gibi organik zaman giyimli sütü kesilmiş mandıra ayaklarım sanki şehir hatları, ring halde seyrüsefer usturmaça gibi aslırken boynuma şişman kuşlar konuşuyor içimde biliyor herkes sadece ifşa edilmiyor şimdilerde yine tek özneli cümlelerde saklı panzehir!
musalla şakası gibi dönüyor dünya işte yine ’seni özledim’ saatlerim insanın burnunun dibinde olur mu buzdağı hiç değişmedin hiç hâlâ siper giyiniyor gözlerin hâlâ ilaca tutkun bir panayır gibisin!
kadehi geniş çaplı bir krater düşün nerelerini kavurur ateş ağzına gelen kadar arada bir yağdırsa da hırsını hani sönmez içi hiç ya da e l yapımı bir çorba kıvamına dek göbek atar her şey bir afiyete tezgahlıdır hani birileri iştaha gelsin diye ne var ne yok içinde, kaybetmeli!
dalına kurulmuş ve kırmızı biriktiren elma bilir misin sen altında şampanya mantarıyla yıldız vurulan hani temiz bir dudak saklar arada gülüyorum ya şebeke şebeke bir telaş eksenini yağmalar gibi haklısın neşemden! öyle kime ne ana arterinden kan sızdırırmış içine sen dalda elma oldun mu hiç hani bahçesi şenlikliyken, yerinde yetim!
farkındayım saçmalıyorum yine bazı kahkahalar korkutur ya insanı hıçkıran çocuk sesleri gibi vahim damarı zor bulunan acılar gibidir hani seni de ürkütür mü diyecektim ipek yürek ama geri aldım ve özür dilerim bir anlık dalgınlık say öyle ya ne zamandır kaldırmıştın sobayı bacayı da temizletmiş affet seni acıtmak istememiştim!
unutmadan ipekliler diyorum suya gelmez onlar kuru temizleme ister ıslatma sakın içini s a k ı n!..
ToprağınSesi
( nefessiz dizelerime hayat veren değerli arkadaşım Çimlerin Melodisi’ne teşekkürlerimle)
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ISLAK KURUM TEMİZLEME şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ISLAK KURUM TEMİZLEME şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
hayata grift bir şiirdi olgun ve dalından yeni koprılmış bir şiir kendi halinde köşesine çekilmiş bir masumiyeti vardı şiirin hiç zorlanmadan akmış dudak arasından,günü de doldurmuş ince ve tutkulu edasıyla tebrikler şair...sevgiler...
Offf Serhat ne yaptin sen yine böyle.. yorum yok sana yokkk... icin bir dolu ask varken böyle siir yazarken ses edilmez... dizelerde dolasirken yüregimin cikardigi ses sana alkisimdir...
En çok sevdiğim şey anasayfada şiirlerle beraber aslında şairlerin tanıtılıyor olması. O nedenle cidden bu uygulamayı beğeniyor ve destekliyorum. (Her ne kadar da kendi adımı gördüğümde mahcubiyet yaşasam da - bu konuda ciddiyim-) Çünkü güne gelen isimler cidden okunmalı ve tüm şiirleri fırsat buldukça irdelenmeli. Buna değer çünkü.
Serhat AKDENİZ de bu değerlerden biridir. Kendi üslubunu yakalamış, bana göre şiirdeki kelime kalıplarını kırmış her türlü ifadede şiirselliği ve anlatımdaki samimiyeti yakalamış ayrıca da kıvrak zekasını şiirde etkin kılmış nadide isimlerden biridir. İster beğenin ister beğenmeyin bunlar inkâr edilemez gerçekler. Kendin olmak zordur. Serhat AKDENİZ bunu başarmış isimlerden biridir. Diğer şiirlerine de göz attığınızda mısralarındaki kokuyu hemen alırsanız, şayet iyi bir okursanız. Çünkü okuyucu kelimelerin tadına da bakar onları koklar da aynı zamanda. Tıpkı baktığımız bir resime "hangi tadı aldınız?" sorusu gibi okuduğumuz şiir de böyledir işte.
Şiirde absürt duracağını sandığınız bir kelimeyi Serhat AKDENÜZ bütünlüğün ve duygunun potasında eriterek bambaşka ruhla okura sunan isimlerden biridir. Yani o kelime şiire sonradan iliştirilmiş gibi değil sanki dokusuymuşcasına ayrılmaz bir parçası haline gelir. Bunu yapmak için kelimeleri yaşamak gerekir diye düşünüyorum.
Evet şiirler önce yazan tarafından yaşanmalıdır ki bizler de kendimize rol biçelim. İnandırılmalı okuyan.
işte şimdi de benim yüzüm kızardı sevgili Sema bu düşünceleri bir okurdan hele sen gibi esaslı bir şairden dahası bir öğretmenden işitmek bana şiir adına verilen en büyük payedir...
Bir kâğıda sığar mı bir yürek? Ya da bir yürek kadar büyük olabilir mi bir kâğıt? demiş yazar..sığmadı Şair ve o yürekten süzülen hüznün tüm renkleri bizim de gecemizde..
Tebrikler Şair..
cemrece tarafından 1/22/2012 3:05:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
Evet sevgili dostum sana nasipmiş uzun zamandır şöyle alıpta bir şiiri adam akıllı analiz yapayım araştırayım içine gireyim dışında tutunayım dememiştim ama maden seçki oldu şiirin az belini kıralım ve varsa çıkartılacak güzelliği serelim kendi dilimizce cümle alemin önüne diye düşündüm. Şimdiden söylemeliyim şiir adına bildiklerim ne varsa hepsini olmasa da pek çoğunu paylaşacağım şiirin üzerinden ha bu arada yok sürrealistir kubiktir liriktir epikdir gibi jargonlar kullanmak da istemiyorum onlardan da sıkıldım. Serhatın şiir yazmaya çalışan biri olarak en sevmediğim yanı karmaşıklığıdır şiirde karmaşa bazen etkili bir vurgu olsa da serhat bunu bilinçli yada bilinçsiz yaparken başarılı olamıyor çoğu zaman. Eğer şiir anlayışınız anlatmaksa zaten bunu düzde yapabilirsiniz ama anlatmak değil yaşatmaksa bunu zor yaparsınız. Serhat yaşıyor ve yaşatmak istiyor ama bunu herkesin dilince değil kendi dilince yaptığı içinde bazen şiirin içine kapılıp kalıyor. Şiir konusunda ben kendimce eski fars edebiyatının tadını kolay kolay hiç bir edebiyat dalında alamam ama bunun yanında rus edebiyatının şiir metinlerini okumak bence dünyanın en güzel işlerinden biri bu gün şu imge dediğimiz tanımlama rusların çok güzel uyguladıkları bir yapı. neticede imgeleştirmek sembolleştirmek tarih öncesine dayanan metinlerde olsa da şiirler ilk zamanalar imgesiz düz olarak sadece anlamı güçlü kılmak adına abartı olarak doğmuş devamında bu hali almış ingiliz edebiyatında ise kendini aşmış. Orada farklı bir yapı var ama ona girmek bile istemiyorum. neyse serhat neler kullanıyor şiirinde bir dini motif, sorgulama, yanıtlama, kelimeleri mısra içerisinde farklı kullanma. mısrayı bazen kısa kullanıyor bazen uzun bazen ses dikkati varken bazen sesle alakası olmayan bir bölümde okuyabiliyorsunuz. Çok okuduğundan çok düşündüğünden yada şiirlerini yazarken dura dura yazdığından sanırım bazen betimlemeyi ayrıntılı yapıyor. o zaman şiir akıyor gidiyor manzumeye doğru. Ah birde şu bazı kelimelerin birden çok anlamlarında imgeleme yaparken en uzak oldukları imgelemeler için kullanması olmasa çok daha güzel olacak. Şiirlerinde en dikkat ettiğim konu şu not sistemi serhat not alıyor bu notlarını duygularını aktaracağı şiirde kullanıyor sonra şiire göre değişdiriyor( bu benim tahminim bilmiyorum tamamen şiirlerinden yola çıktım) bazen şiirlerinde dili hiç önemsemiyor her dil kökenli kelimeleri görebilirsiniz yani şiirin bütününde arapça farsça ingilizce fransızca yani türkçenini içine sızmış her dilden kelimeler bulabilirsiniz bu anlamda ben onu dil kaygısızı olarak görüyorum. imgeler kendi içinde kaça ayrılır bilir misiniz bilmem ama ben anlamda kapalı kapalı, açık kapalı açık açık açık gibi çeşitlerini serhatın uyguladığını görebiliyorum bir çok şiirinde yani düzeni yok. Birde bir çok şiir yazanın yaptığı bir durum bazen bir duyguyu yada anlık olayı açıklamaya doyamıyor, en az bir bölümde bakarsınız bir olayı yada anlık bir hali yada tek bir duyguyu anlatmış bu şiirdede bu var bazı yerlerde doymamış anlatmış bazı yerlerde de duyguyu tek kelimede imgede vermiş. Ha serhatın şiirlerinde özellikle şunu net görebiliyom anlatımı yaparken kimi kez okuyana dert yanar gibi bazende söylediğinden emin bilgi verir gibi seslenmesi. Bazen birinci mısra ikinci mısraya atıflanıyor bazen ikinci mısra birinci mısra ile atıflanıyor(iniltileniyor) bunun eski yönü şu akış bozuluyor, güzel yanı şu okuyan şiirden kopamaz güzel uygulanırsa.
Gelelim şiirde kullandığı basit yapıya hani günü birlik konuşma üslubu -ne haber dostum - diye bir mısra geçerse şiirde sakın şaşırmayın. Ben bazen serhatın şiir üzeirnden hayatla dakga geçtiğini tiye aldığını düşünüyorum. Sevdayı ti ye alıyor aşkı ayrılığı korkuyu neticede o kendine göre yaşıyor farklı yaşıyor ve bizim algıladığımız gibi algılamıyor ve o şekildede anlatmayı yeğliyor.
"hani temiz bir dudak saklar arada gülüyorum ya şebeke şebeke bir telaş eksenini yağmalar gibi haklısın neşemden! öyle kime ne ana arterinden kan sızdırırmış içine"
bu şiirden bir bölüm gerçi ben bu şiiri üzerinden genel şiir yazımına analizde bulunuyorum ama burayı almadan edemedim. Bakın eğer bir özne arama olsa haklısın neşemden derken sen haklısın ben neşemden öyle kime ne derken kendine sesleniş genele aktarım ve o kan sızdırırmış içine ne oldu ben sen o hepsi var. Şiirin ana öznesi bence hep kendi ama o okuyucuya bırakıyor çoğ zaman özneyi sen nasıl anlarsan anla. Bunu çoğu şiirinde yapıyor.
Şiirlerinde materyal kullanmayıseviyor, mesela çerceve saat, küpe ceket yelek sakız kasa kilit diyebilirsiniz bunları herkes kullanır ama serhat bunları duygusal aktarımı için yapıyor yani gerçek anlamları aslında onun kendi düşüncesindeki anlamına denk geliyor bu bir imgeleme sembolleştirme değil bana göre bu tanımlama açıklama gibi yani anlamı güölendirmek için değil yada güzelleştirmek için değil direk vermek yada gizlemek için yapılmış olaylar.
mesela serhatın şiirlerinde gün batımını bir zaman anlatımı olarak göremezsiniz çoğu zaman gün batımı onun için renk olabilir. O pencereden dışarı bakarken sadece cisimleri görüp tanımlamıyor renkleride anlatmak istiyor ve o bunu yarken ağaçın yaprakalrının yeşilini alıp gökyüzünün yeşiliyapıyor ve göğünmavisini alıp çimenin mavisi yapıyor ve bu manzaranın doğallığına hiç uymasada bir kırmızı bisiklet koyarak yalnızlığıı anlatmaya çalışıyor. Bazen o bisiklet kendi oluyor bazen bir başkası ve kişiler değişdionun rengide değişiyorben onun şiirlerinde şunuda gözlemledim o kendince özel kişileri özel figür ve renklerle ifade ediyor. onun sevgilin tanımladığı bir renk var sarı dersek tüm sevgililer sarı ama adamlar beyaz kadınlar mavi çocuklar pembe gibi.
Yazacak o kadar çok şey var ki direk bunları kısa bir özet geçtiğimi düşünerek direk bu şiire geleyim, bence karmaşık yapıda şiir anlamak isterseniz kendinizi zorlarsanızgüzel anlamlarda yakalayabilirsiniz ama bu yakaladıklarınız sizin anlamınız olur bence serhatınkileri bulmak zordur.
Bu şiirde en büyük hata duygunun aşırı değişkenlik göstermesi ve çok fazla anlatı yapmak isteyip bir birine düzensiz geçmiş anlatımlarda bulunmasıdır. Bir sıralaması yok yani başlangıç gelişdirme sonuç aramak mı lazım olmayabilir neticede kompozisyon yazısı değil de sürekliği olan bir anlatımla daha güzel yakalama şansı vardır. Sesleri beğenmedim. Kelime yapısını beğenmedim. Özgünlüğünü beğendim. Kendi içinde kapalı halini beğendim, sırlı oluşunu beğendim. Bicemde eksikliğini beğenmedim. "insanın burnunun dibinde olur mu buzdağı" gibi romanın bir sayfasının bir satırından alınmış bir bölüm gibi olan böyle bir kaç yerini beğenmedim. Soru sorma derdine düşmüş gibi olmasını beğenmedim. Anlamda bazı kuvvetli vurgularını beğendim. mesela "yine tek özneli cümlelerde saklı panzehir!"
"ya da e l yapımı bir çorba kıvamına dek göbek atar" Gibi bir birinden uzak anlamları bağlama çabasını beğenmedim çok zorlama.
Sevgilerimle saygıalrımla... Serhat Akdenizin şahsına değildir eleştiri okuduğum tüm şiirleri üzerinden şiirsel anlatım biciminedir. Sadece bu şiir üzerinden değil fazlasınıda içine alarak yapılmıştır. Bana göre doğru, başka bir şiir anlayışınasahip olana göre ne yalnıştır.
Eee yokken dllendirmişsiniz baya baya şiirin arka planını. Bu arada hemen söylemem lazım ben eleştiri yazısı yazmadım sadece kendimce değerlendirme yazısı yazdım. Bu şiir yazım tarzından ve önceden okuduğum bir çok şiirden "bana göre" diye başlayabileceğim kısımları yazmak istedim. Serhatın özellikle farklı yazım tarzının sebeplerini kendime göre açıklamak istedim. Mesela "mostrası" derken yahu şiirde bu ne alaka diyebilecek birisi varsa bence sebebi budur demek istedim. Ha şunuda yapardım (yapabilirdim sanırım) falancı akımdan yararlanıp şu sürrealizmin şu yönünü benimsemişde diyip yazardımda yazardım ama istedim ki ben Serhatın şiirlerinde bunları görüyorum sizde bu gözle bakındır.
Durun benim aklıma şu geldi, valla ara sıra girelim bir şiire alalım canını :) oturalım aşağa... (bunun için şiir aramayada gerek yok sıradan hangisini istersen seç)
Ciddi olarak düşünürsek burada yazan insanalr cidden büyük çoğunklukla bence stres atmaya giriyolar duygularını paylaşmak hevesindeler. Ben bu acıları yada mutluluğu yaşıyorum sizde bilin der gibi bence çoğu yazılan o anlamda bence serhatın bu şiirleri farklılıktır şiirdir. Kimliği ve kişiliği var.
Bunuda belirtmek gerekir ki bir tarzı uygulamaya çalışşsakda hatalar yapabiliriz, hece yazan biri 11 li yazar ama bir kaç dize 10 olabilir yada kafiye uymayabilir bu sadece hata yaptığını gösteririr güzel yazamadığını değil ama bunu anlatamayız yorumlarsak bu yüzden bende Serhatın şiiride bu anlamda eksikleri ve güzellikleriyle ele almak istedim.
nefsi terbiye imandandır ya hani ... sanatta tüm payeler alınmaz verilir zaten sen şairim filan deeen nedir ki; üstadın dediği gibi 30 milyon nüfüsumuz var 40 milyon şairimiz!
ben şöyle derim hep ''biz kendimizi bilelim de gerisini zaman bilir'' hürmetle üstat
Eyvallah İlhan Bey elbette şiir üzerinde tepinerek bir yere varır üstadın buyurduğu gibi... Siz ve şiire verdiğiniz emeği yakınen biliyor ve takip ediyorum bilirsiniz.
şiir tüm sanat dalları gibi eleştirlir ve öyle de olmalıdır ...
''Elbette kendi öznelliği içinde değerlendirilecek. Farklı beğeniler, farklı algılar, farklı şiir kültürleri tarafından.''
bu düşünleri çivilemeli keesinlikle...
eleştiriren -serbest şiirde- sadece kendine göre eleştirilir. yine en başa dönmek gerekiyor iş eleştiriye gelince. şir güçlü şiir nedir nasıl olur olmalıdır.. ve bence ortak payda duygu aktarabilme kabiliyetiyle olmalı... kimi çok imgeli yazar kimi imgesiz kimi iyi oyunu sever futbolda mesela kimi skoru önemser... ama şuna kimse hayır diyemez güzel golleri seçerken rövaşata vs gibi entersan olağan dışı olanları seçmez miyiz sanırım şiir de RÖVAŞATA tadı verdiğinde önemsenip altı çiziliyor ... ve bildiğim bir şey daha var biz amatörüz henüz.
bir kere değerli dostum Büyükcebeciye ve sevgili Aliye hürmetlerimle
Basmakalıp kutlama sözcüklerinin ötesinde; hep önemsediğim, 'eleştirel okuma' görmek ne güzel bir şiirin altında. Elbette kendi öznelliği içinde değerlendirilecek. Farklı beğeniler, farklı algılar, farklı şiir kültürleri tarafından. * Serhat Akdeniz ve Ali Sevimli. Şiiri bilen, şiire kafa yoran iki güzel yürek! *
70'lerden bir işaretfişeği değil miydi Veysel Öngören Usta'nın sözü:
Sevgili Ali öncelikle bunca emeğin için binlerce teşekkürler sana dostum. Seni ve şiir bilgini sayarım. Ve senin en çok sevdiğim o eğilip bükülmeyen dik kalemindir...
yazdıklarını okudum genelinde benim şiir çerçevem şiire bakışım az çok bellidir. yazdıklarıma karalama desem de şiiri az çok bildiğimi en azından okur düzeyde iyi bir okuyucu olduğumu sanma hakkım var derim kendi kendime.
şimdi rus edebiyattan fars edebiyatına kadar almışsın ve kendi poetikanı -şiir anlayışını desteklemek için kullanmışsın. peki ne var bunda kötü mü değil.
şimdi bunu bıraktım orada dursun son cümle. ben MAYAKOVSKİ yi idol alarak almış bir karalamacıyım. elbette üstat bizlerden önce yaşamış ve ölmüş bakalım neler demiş; PANTOLONLU BULUT tan bir bölüm şiire geçmeden
bir adam deli olmalı sana göre -bu ''göre'' şiir anlağına atıftır ki o da her saygıyı hak eder bunu söyleyeyim önce- buluta pantolon giydirerek.
Çıtkırıldımlar! Kemana yatırırsınız aşkı siz. Kabalar, onu trampete yükler. Fakat, tersyüz edebilir misiniz, kendinizi benim gibi, Öyle ki, dudaklar kalsın ortada, salt dudaklar!
Çık da gel konuk odasından gel de bir adam tanı, kibirli, patiskadan ve melek soylu memur karısı.
Sen ki dudaklar çevirirsin aynı kayıtsızlıkla, bir aşçı kadın nasıl çevirirse yemek kitabının sayfalarını...
bakalım şimdi senin buyurduğun gibi metalar nesneler ne işe yaramış ya da var mı?
keman trampet patista ... burada imge nedir veya ben ne anlarıma girmiyorum. üstat demiş ''şiir zaten bir deliliktir''
ben kendi şiir tanımlamamda şöyle derim şiire ''hayal dünyasında sıradışı dans edebilmek'' ve o anlayışa dayanarak bir bulutun pantolon giymesi saçmalık değil aksine olağanüstü bir metafor yaratmaktır!
"insanın burnunun dibinde olur mu buzdağı"
''mesela bir barikatta dövüşerek mesela kuzey kutbuna keşfe giderken mesela denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?''
ne alaka değil mi şimdi barikatla serumun dansı? özne filan arasan hele yandın!
sevgili Ali sen serbest şiirin en yalın halini seviyorsun ama önemli olan senin değil okurun sevdiği onlara hitap eden şiirler kalıcıdır zannımca. şiirde peysajlama renkle de olur nesnelerle de. ''bir gerdanı boyunda da görebilrisin bir kasap ta da!''
mavi bakarsın bir göz rengidir bir bakarsın buluttur. ya şiirdeki mavi? hep umuttur. ne âlâka mı diyoruz?
ben şiirimi asmışım ve benden çıkmış. şiiri açıklamak ona hakarettir herkes kendi bilgisi kendini bulduğunca alır ondan payesini.
ama ağacının altında alemler yapılıp şampanyalar patlatılırken, dalında yüzü kızaran bir elmanın yalnızlığını özneleyip tıpkı bulutlara pantolon giydiren ustam gibi; içinde domatesinden biberine soğanından bilmem neyine dek 10 çeşit malzeme konarak yapılan bir çorbayı bir iç acıya metaforlayıp bir dayanma bir fedakarlık yaparak karşı tarafa, aksettirmek şiirsel bir başarı olmalı diye düşünüyorum.
içim acıdı sevgili ne olur anla beni çok özledim ne olur fazla bekletme
işte açık seçik bir şiir. elbette bu gibi yazanlara da saygım vardır. ama benim tarzım değildir.
ve inan bana yaptığın tüm eleştirilerinden yazdığım karalamanın ''iyi bir şiir olduğu'' izlenimini aldım ... eğer bir gün bahsettiğin gibi sadece ''kırmızı bisiklet'' le bir ayrılığı anlatabilirsem! işte o vakit karalama demem yazdıklarıma...
ve neticede senin o elma yanaklarından gül kalbinden öperek teşekkür ediyorum sevgili dostum. şimdiye dek aldığım en iyi şiir eleştirilerinden biri idi eline emeğine vaktine sağlık.
dilerim ve umarım ki o kırmızı bisikletinin selesi bir gün dolar bir çift maviyle!
USTA KALEM DEĞERLİ DOST YÜREĞİ GÜNE YAKIŞAN MÜKEMMEL DİZELERİNİ TEBRİK EDİYORUM,SES OLAN SEVGİLİ ŞAİREMİZİN NEFESİNE SAĞLIK BAŞARILARINIZ DAİMİ OLSUN SAYGIMLA.
gelmeyenvuslat tarafından 1/22/2012 1:09:44 AM zamanında düzenlenmiştir.
sağ olasın kıymetli şair. ama kesinlikle ve kesinlikle senin şiirinin hakkıydı okunsun görülsün daha fazla diye... valalhi elimdeyse derhal ve çok sevinerek yerimi size veririm hiç düşünmeden hem de.
Serhat Bey, siteye geldiğimde bu şirin kız profilini edinmiştim. Hem de severek. Hiç pişman değilim ve değiştirmeye de hiç niyetim yok.
Çünkü biz ne kadar büyürsek büyüyelim, içimizdeki çocuk hiç büyümüyor. Benim kaygım, büyümekte değil, büyüyüp, içimdeki çocuğun masumluğunu kaybetmesin dendir.
Profil resmime ilk yorumu yapan size çok teşekkür ederim. saygılarımla...
Tuttu işte ellerimi bir masal perisi Karşı konuymaz bir mavi üzerimde bir cepken cebinde binlerce deli adımın baş harfinde bir sürü kurumuş boya ben gecenin nöbet tutan yanıyla açıyorum gözlerimi uykusu vebalinden büyük bir kuşatma bir sevgi sözü usulca sallanarak geliyor kör kaldırımda bir melek tütsü yakmış sarı bir sabun mavi bir yolcu giderken sürüklüyor ardından gölgesini...
Senin şiirlerindeki bu şekersiz mizaha bayılıyorum usta. Öyle güzel kullanıyorsun ki, şiirin en duygusal yerlerinde,bir gülümseme yerleşiyor yüzüme. Şampanya mantarı ile yıldız vurmak! Vay beee! Mükellefti yine usta, gönülden tebrik ederim.
/musalla şakası gibi dönüyor dünya işte yine ’’seni özledim’’ saatlerim insanın burnunun dibinde olur mu buzdağı hiç değişmedin hiç hâlâ siper giyiniyor gözlerin hâlâ ilaca tutkun bir panayır gibisin! /
Ay düğün yapsa sönük yanı aydınlansa
Musalla taşları yükselse çocuklar kurşunlasa
ölümleri hediye eden insanlara sıksalar musalla taşlarını
ne çok şiirdiii
vesselam
dua nurla...