Sızı...Bir gün sen de anlarsın Gözlerin dalınca Yorgun kentin ışıklarına... Kaldırımlara kimsesiz adımlar düşürüp Aramak istersin Nedensiz Uykusu kaçmışların içine ilerlersin Bir yere gidemeyen Amaçsız takipçiler Sabit gölgeler -Yürüdükçe içleri aşınan, aşınıp da aşılmayan insanlar görürsün- Yılgın tiradın ritüel arzusuyla Türkuaz sesler kıvrılır Denize s/üzülen ay ışığında İpek kaygılar dökülür Tel Tel Gecenin saçlarından Sokaklardaki yalnızlığa Dokunursun... Ş/aşkın tasvirleri anlatır Derin bakışların da -Her şey bir şeye o bir şey hiçbir şeye...- Anlayamazsın İlk defa Doğrudan çizilmiş Keşfi ürkek kâşifin geçtiği Yollar Kalbin çatlağından sızan Duman Geç kalmış Zaman Yerini, yurdunu unutursun... Unutursun... Yıkık şecereler Gün bilinmeyen döngü -Nedensiz koşul- Karanlık sayar yokluğa Yağmur düşer adına Ağaçlar bu yüzden kurumaz mezarlıkta Melekler kanatlarını ödünç verir Uçarsın aşkla Şeklini alır bulut Şair ilhamına susadıkça S/üzüntülü bir ırmak saldırır uçurumlara Bir türlü atlayamazsın Kalemden kâğıda Şair o yüzden gök gürültüsü gibi ağlar Sağanağı sakınmaz yanağından Kendine gecikmiş bir kurşun gibi Vurur efkârı kül bakışa Sen Çarpa Çarpa |