Hamaylı destanhayatın sınırları aşkla çizilmedi üstelik yoktu garantisi harami gecelerin yazılmaz bizim destanımız sevdiğim güz döküldü sözlerimizden her mevsim ak kağıtlara kara bir kaygı gibi düştük deli boran koyaklardan zalimliğin hayınlığın yuvasından toprağı kanatıp doğan berfin gün gelecek destanımızı haykıracak gülyüzlü gülağızlı bebelerle beraber şol dağların gelincik eteklerinde nazlı yağmur alev gibi iner yüzüme yüzüm gözüm aşk içinde sürülür Fırat’ın sorgusuz kısmetine ahh anama olaydım mevsim-i yâr babama olaydım kalb-i diyar ak duvağım al al olmuş muştuma el kuzgun konmuş kınalı elime kuytu dolmuş yâr enginde soğumuş, bilemedim dağılırsın bir bulut geçer içinden yağmura gebe uçmalar yıkılırsın darmadağın boz hayaller ben kelebek sen güvercin ters taklayım gözünde ne zaman insem düzlüğe sen söyler dilim bilmezsin bilemezsin sen kuş dilini öğrenemedin dilim fersah fersah ah/dar yokuşlarda toprak alsın körlenmişi yoktur gözüm özünde gayri dağa verilmiş söz ufka çizilmiş aşk var dönmem sözümden boynum vursalar kınalı ağıtlar yakıyorlar şimdi senden bana benden sana armağandır bu yara al bas bağrına kavlimizi sar boynuna hamaylıya vebâldir aşk hak saklaya... |