nokta
kaç gülüşümü götürdün yanında , çıktığın seferde?
en çok dudaklarım dönüşünü bekliyor. eğreti duruyor yüzümde tebessüm ezberlenmiş bir duanın sonundaki amin kadar alışıkken dudağım gülüşüme terkedilmiş bir evin kapı kolu gibi şimdi ısrarla tutukluk yapıyor. git dediğimde -kendini daha çok sevdirmeden- kalmakta inat edip , alıştırmasaydın beni rengine bu denli solmayacaktı hayat gidişinle , gözlerimde yokluğun siyahlara gebe artık, yokluğun gece. ben her gecemi sana adıyorum. gece dedim de; geceleri yaşarmış meğer aşka ölenler saklamak için kendisini gündüzden karanlığın koynunda ağlarmış en güzel , hayaller bitince hikayesi biçilen ömrün. sonunu yazdığın hikayenin noktasını unutmuşsun sevgili, küçük bir dokunuş da benden olsun. nokta (.) |
"Cennet iki dudağı arasında yarin,
Cehennemde öyle"
özel bir şiir gibiydi...