Kara KalemAy Maria senin yüreğin taş değil Aynalı bir dünya Görüyorsun her şey sırla kaplanmış Kurutmak için denizleri yuttular Bir oluş sonsuz nesnelerden beslenme Her çember fasit değildir sürükler rüyanı Önce korkunç fırtınadan kaçarsın Dört mevsim Vivaldi çalar kaşlarında Alev alır İskoç çayırında saçların Her nesne ince yağmurdur Büyütür gemileri Durgun bir ağaç seni bekler gölgesini red ederken Ay Maria taşaklı bir radyo çalar karşı komşunun penceresinde Yerçekimsiz ayakların kesilir tepelerden rüzgâr eserken Uzaklardan gelir bulutlar Kara haberdir harabelere düşen ay Anaların memesinde sütleri kurur Görünmeyen bir korkunçluk Bütün bunlar giyindiğin giysiler Bir yolu yok mu çıplak kalmanın Güneş giderken dokunma aynadaki uçuşan havlara Öğelere bezenmiş düştür ellerindeki cımbız Bir yolu yok mudur dalgaların kırıklarını iyileştirmek Çatladı çamurdan yapılan künk Peynir kokuştu panayırda Kepenkten sürgüler yığıldı göğsüne karmaşık Havuz su toplayamaz Bach kara kalemini çizerken kaşına Ay Maria ay ay ay Yağmur yok olmuş ellerin çorak toprak kokusu Aysu |