İÇ ÇATIŞMA
Hüzne doymamanın açlığı var karanlığın bakışlarında
Yüreğimi aydınlatamıyor yıldızların muştusu Beynimin hücrelerine sıkışmış bir düşü hırsla siliyorum Umudumu körükleyip beni maviliklere götürüp Birden yere fırlatıp ağrımın sızısına dokunmasın diye... Bu hallerimi çocukluğumu bildiğim gibi bilirim Birikmiş korkularımdan kaleler yaratırım Tutar özümü öper içine saklarım.. Bilmem ki bir ben miyim kendine göçebe Uçurumun kenarında sürekli ayaklarına bakan Boşuna bu savaş meydanında naralar atmam Ne zaman aşmaya çalışsam duvarları, Çaresizliğimin kanatları çarpacak suratıma... Bırak beni, Kelimelerin boğazımı sıktığı dar vakitler kapımda Kaçak bir söz gibi satırlardan fırlayıp yine de Dokunamıyorum gamzelerimdeki dudak neşene Kocaman kainatın ortasında Beli bükük yaşlı umutlardayım Parçalanmış bir yaşamın soluduğu Cinnet anlardayım bu gece kalkıp yıldızları vurdum kahkahalar atarak Yakamozları topladım avuçlarım kanarcasına En çokta martıları öldürdüm Ölü limanın artık kumsalımda kumlar tedirgin Üzerime basan gölgeler ürkek Dokunmayacağım size gölgeler Yansısın gözlerinizin gerçekliği deniz bakışlarıma Biliyorum ki sustukça ben Sizler konuşacaksınız İnsanlar arasındaki bu Ağır ve kanlı didişmeyi anlatacaksınız Diyeceksiniz ki; “ kazdığınız mezarlar kendinizin kimseler görmeyecek sizi kimseler bilmeyecek bir biz ağlayacağız size”… |