Sayıklamalar (3)Efsane aşkların çığlığı, ulu çınarın bağrında çatlar Asrın adı kızıl kasırga İhanet; bağrı açık yosma Mor işkencelerde Sayıklarken ruh, can ateşinde Süzülse kamerden hüznünün çekici yüzü Yıkasa menekşelerin narin tenini şavkıyla Didiklenir hain kuşun gagasında Pulsuz mektuplarım Kurutur bataklıkların gözyaşlarını, neme müptela begonyalar Yürüyordu ışıkların üzerine, içimde şaha kalkmış karanlık süvariler Düşerken tek tek düş askerlerim Gözyaşına tok törenlerle defnederdim Sayıkladıkça başucumda ayrılıklar Beynimi kemirirdi sanık imgeler Giden giderdi Soyununca gün sabaha Her aşk tüketmek için başlardı göğsümde solumaya Her yol ayrımında yeniden büyürdün içimde Tam da düşecekken çözümsüzlüğe Tutulurdu alkışa sevdam Öyle böyle değil, delice Kök salardın derine Rüyalarımda Kamçılıyordu hırslarım özgürlüğümü Yıldırımların dişlerinde Çırpınan bulutlar, dudak ucunda gecenin Düştü düşecek üzerimize Kaşıdıkça şeytan aşkın sırtını Tutuşurdu tanrıların bakışları Uçkuru çözülmüş evreni kim ne yapsın Çağırdığında beyaz melek Kopacak şafakla, kefene bulaşır öd Yerle bir Kılıftan kılıfa giren aşkın yüzü Ki gönül gözü kör olan, kalbin gözyaşlarını ne bilsin Şimdi; Günah kalbin cebinde diken Canın hicranına batan kıymıktır unutulmak Ve severken umutsuz kalakalmak, aşkın kaburgasında..! Sude Nur Haylazca |
sevgi ve saygımla...