Ayrılık, celladımdır...Ayrılık, celladımdır… Kaçamak gözlerinden astın beni. İdamım oldu can alıcı bakışların. Gözyaşlarımda yosun tuttu sevdalarım. Suçum, diz çöküp dilenmektir aşktan seni. Boynumda düğüm düğüm ilmek, Her ayrılık bir değil, bin kez boğar. Sensizlik, ruhumun karanlığında doğar. Suçum, aşkı acısız bilmek. Ayrılık, celladımdır… Yorgun bir kaçağım artık, ardında. Ömür boyu hüküm giymişim, İdamımı değil, gözlerinin hapsini istemişim. Suçum, adını mırıldanmak dar ağacında. Bilseydin, nedir her gün yavaş yavaş ölmek. Bedenim içinde biriktirir kalıntılarını, Umudum, var etme gayreti özümdeki yıkıntılarını. Suçum, sen için dirilip defalarca bölünmek. Ayrılık, celladımdır…Ardında senin hükmün…Kahrolası..! |
Sensizlik, ruhumun karanlığında doğar."
Her doğum yeni bir başlangıçtır. Ölmek de bir çeşit doğum olduğuna göre, ölmek de bir başlangıçtır. Karanlıkta başlayan bazı yeni yollar da sevilebiliyor kimi zaman. Madem ayrılık cellattır ve madem şair ruhlar ayrılık celladı ile ölüme uyanırlar, o halde ipini çekeceğini bildiği bu celladı bile (yeni bir başlangıca yollayacak diye) sever zamanla insan. Sever ki gönlü dolsun, sever ki ömrü huzur bulsun. Sever ki ruhuna yeni bir gün doğsun. Umut vardır her ayrılığa, her ölüme rağmen. Ve şair hep umutvar olacaktır.
Şair, ölümü bile sevmeyi bilen insandır.
Tebriklerim gönülden şaire..
kocasinan tarafından 9/27/2007 11:13:57 AM zamanında düzenlenmiştir.