(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
yorgun refleks şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
yorgun refleks şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
dilerim yaşadığın doğduğun şehir ve adım atığın her yer neşe ve huzur dolar selam ve dua ile A.E.O birşey anlamadım ama yine tam puan san büyüklüğüm olsun:))
bu kadar harebe olmasaydım kimse yıkmayacaktı duvarlarımı kelebek ömürlü zamanı parçalayarak
merhaba güzel insan tebrikler yine fulya çiçekleri gibi dağıtmışsın kendini kasım ayında yine harika bir şiir olmuş sen de benim gibi bazen yüreğinde biriktiriyorsun yalnızlıkları sonra birden patlıyorsun ne yaparsın yürek düşünce bazen şiir yollarına yaya kalınca insan bir başına yaz yaz bitmiyor git git bitmiyor uzaklar ne diyeyim ustam yüreğinize sağlık ama bir şey daha diyeyim günlerce son şiirime bir isim bulmaya çalıştım yaklaşık iki aydır aynı şiirle uğraşıyorum tam ismini buldum dedim PANDORA sonra burada görünce affınıza sığınarak tam içime sinmese de sayfanızda paylaşmak istedim ama eğer sakıncası varsa da hemen silerim aşkla kalın yürek yangınınız içinizdeki buz dağlarını eritsin ustam sağlıcakla kalın
PANDORA
hayatın her alanına öyle bir kök salacaksın ki azrail seni sökerken can verecek Hasreti isa
aşk da kıyamet kadar yakın olmalı insana istediğiniz kadar sevin göz hapsindedir akvaryumdaki balıklar
karanlığın avuçlarını ay yakar da dudaklarına dokunur kadın bir nar gibi çatlar döl yatağı aslında senin karşında gülümsemesi kuru bir çocuktum hangi rüyaya yaslasam başımı memelerinden kan damlardı doyumsuz bir piç kurusuydum tanrı babamı annemle ödüllendirmiş benimle cezalandırmıştı bu yüzden göremedi gelinlik kızının yanaklarında her mevsim siyah güller açtığını
ellerinde hep o ıslak mendil kurumayı bilmezdi dudakların hangi akşamı aralasam bir film düşerdi perdeye herkes kendi tonunda sever beyazı sen ölüm renginde kalbim iple çekerdi zemheriyi seni dudaklarımın kıyısında öptüm teknenin iki küreğinin dalgaları öptüğü gibi
yürek düşmüşse aşka yana yana soğur sen yana yıkıla özgürlük gülü yazları devir üstüme yazları ben yaza yaza evvel zamanları
aynalara göre ben bir ölüyüm yasalara göre kaçak bir solukta hangi yanardağı söndürebilirsin kendinden başka düşme yollara yollar tuzak PANDORA
aşk bütün tabuları baştan çürütüyor ne derya olabildin ne de deniz oysa bir damlaya hasret gider bedenimiz
uzak bir kıyıda vedaların dolaşır kimsesiz aklın yangınına yakalanır düşler sular dudaklarında dalgalanır eski bir fotoğraftan çocukluğun düşer masallara uyan uykulardan bu rüya sana göre değil PANDORA
esmer bir acıyı giyinirsin üstüne göğsün yerinde durmaz bir guguk kuşu parmakların kuma çakılmış bir uçurtma kadınlığın kanatlanır uçar git bu ömür sana göre değil PANDORA
her insan bir kez veda eder hayata bin kez merhaba
şarap sen ve şarkı sensizlikle üşümüş ömrümün kıyıları bütün haylazlığımı susturuyorsun bir ıslıkla yaz yağmuruysa bu gözlerindeki ıslaklık bakma ardına git bu aşk sana göre değil PANDORA
bir gün de düşlerinde akşam olmasa şaşarım kadınlar hep yalınayak yürürler kaldırımlarda çıplak dudakla öpüşürler her aşk bir yara k/adın sözün düğümlendiği son nokta git bu imgeler sana göre değil PANDORA
her yeminden sonra çarpılan biriyim seni sevmenin dışında demek ki yalanım her mermi bende soğutsun ateşini yeter ki ölmesin kuşlar en büyük uçurum içimizde her dalga dağıtarak vuracak seni kıyılara yumma gözlerini öteki yüzü yok bu yüreğin gördüğün kadarsın PANDORA
her sevişmede yeni bir şeytan doğuracak kadar ustaydı rahmin ten tetiği göğüslerindi kendimi kaybettiğim sende son bulur bütün sınırlar bezen en sıcak renkler donar da hayat bir oyunsa perde her an kapanır bu çocuk senin ölüm meleğin PANDORA
ellerim sadece kuş ölülerini taşıyacak kadar küçük yapılmıştı bu yüzden tanrı görmezlikten geldi dualarımı...
merhaba güzel insan çok teşekkürler yüzüm kızırdı birden hangi suçun firarisiydim hangi günahın bedeli bir kasım yangını belki belki de çoktan açıldı pandoranın kuyusu bize düşem yazmaktır usta kanımızın son damalasına kadar yüreğinde aşka tuyunan çocuk hiç büyümesin aşkla ısınsın yüreğiniz
yatay ağrılı akşamlardan ağır aksak geçiyorum dikey kalp ağrıları yerle yeksan duraklar ve demini içine gömen mesafelerin onmaz çığlıkları
az olsun her şeyden tabakta peynir saksıda kaktüs içimde korku yaramazlığı çocukların
azalmalı yağlı boyanın renkleri sulu boyalar katılaşmalı fotoğrafın çatlayan izleri silinmeli sepya günleri
az olmalı sıkıntısı insanın ten haritasında ıssız şehirleri kalbi tuz ve buz gibi gözleri başaklar gibi eğreti kum saatine ertesi/yangınlar
kutsal aşkların doğurganlığı var uzaklığında Mecnun’un kaybetmişliği Leyla’nın çok bilmezliği haldan anlamayan sevda izleri
Pandora’nın laneti üzerimize devrildi içindeki kelebek şimdi zaman uçuşundan belli
gözlerimde duvarlar kendiliğinden yıkılan doygun ağaç gölgeleri sıvası bozuk imlalar
medet umar açılan eller kör dilenci gibi göremediği uzaklıktan gidenler dokunur az biraz hepi topu az olmalı aşk büyük delilik aşk içinde aşk
ayrıntılı iç kanama hali paha biçilmez kahırlara gebe tavaf edilen/suretler
azar azar çarmıha germeli harfleri bozuk cümleler boğazlardan geçmeli argo gözler kadar kolay özgür olmalı yazarken insan
benimki biraz ıslanmışlık beli kırılmış dünyadan arta kalan alçı tutmayan söz yumakları
ablak yüzlü mevsim içime dökülmeseydi yaşamayı bilirdim bende yalın ayak ve karma kıvrak
bu kadar harebe olmasaydım kimse yıkmayacaktı duvarlarımı kelebek ömürlü zamanı parçalayarak
--------------------- Öyle bir bahçe oluşmuş ki,her türlü çiçek var ve her birinin rengi ve kokusu başka başkadır...Haksızlık olmasın diye seçemedim bir türlü...Kutlarım Sevgim sevgin olsun can şaire,sevgi ve saygılarımla...
tebrikler
dilerim yaşadığın doğduğun şehir ve adım atığın her yer neşe ve huzur dolar
selam ve dua ile
A.E.O
birşey anlamadım ama yine tam puan san büyüklüğüm olsun:))