Akşamlar
Ben;
Akşamlarda kendimle yüzleşirim, kendimle huzur bulur, kendimle gülerim, kendimle eğlenir, kendimle hüzünlenirim ve ben, akşamları derin derin soluyup içime çekerim ….. Sabahları erkenden uyanıp, garip bir telaşla koşarken otobüslere, tramvaylara ve daha yeni günün siftahını bile yapamamış iken, ben, akşamları derin derin soluyup içime çekerim…. Fabrikada henüz işe başlamışken, arkadaşlarımla, dostlarımla henüz iki laf edememişken ve sıradan bir günün sıkıntıları henüz boynuma binmiş iken, ben, akşamları derin derin soluyup içime çekerim…. Derken; Bir telaştır başlar gün boyu süren, kalabalık içinde yalnızlığa taşır beni ve alabildiğince bir yorgunluk küçültürken gözlerimi, ben, akşamları derin derin soluyup içime çekerim…. Evet dostlar! KALABALIK İÇİNDE YALNIZ KALMAK; Açık havalarda nefes alamamak ve güneşli havalarda üşümektir, göz alabildiğince uzanan yemyeşil vadilere bakıp, her yeri simsiyah görerek hayata küsmektir, herkesten ve her şeyden kaçma isteği, kendince özgürleşmektir... Akşamlar; Eve dönüş demektir! Garip bir telaşla yeniden tramvaylara koşmak, sevenlerine kavuşmak, sıcacık sarılıp, gülümsemektir. Akşamlar; kendini dinlemek ve usul usul umutlara yürümektir… Akşamlara dostum, akşamlar, benim dostum! Akşamlarla dertleşirken; cilvesine taş koydum feleğin, yüreğimle konuştum!.. Ben Akşamlarla dertleşirken hep sustum. -Zafer Yanık- |