Hoş Geldin Kadın...
Hoş geldin kadın...
Geç kaldın , rötar mı yaptı yoktan var ettiğin hayallerin ? Ne oldu ? Sahip çıkan olmadı mı gayri meşru sevdalarına ? Sus kadın sus... Sus da dinle yıllardır gönlümde biriktirdiğim sus paylarını. Hani kopardığın kıyametin en büyük alametiydi gözlerim Hatırladın mı ? Müebbete esir kılmış,azılı bir suçlu gibi idamla yargılamıştın Unuttun mu yoksa ? İlk gün gibi aklımda terkedişin... Silin(e)medi hafızamdan alaycı tavırların Can alıcı gidişlerin baş rol oyuncususun vesselam. Sahi ne güzel gidersin sen... Öyle bir gidersin ki ! Sağı sol’u karışır insanın. Tek bir sözünle infilak edersin gülüşleri Düşleri düşürürsün ana rahminden. Ölüme iştirak eder bakışların Susuz, Uykusuz bırakırsın. Sensiz geçen gece nöbetlerinden haberdar olmazsın Gittiğin yerden başlar hayat Ama eksikleri bitmez yaşam masalının Tam uyudum dersin kabusların başlar Korkulu rüyalara ev sahipliği edersin ölürken. Üşengeç bi tavır kaplar dört yanını Aç kalırsın Açıkta kalırsın. Yok/sunluğum azar azar kemirir benliğimi Ve yokluğuna adak olur bileklerim. Yar alı’na bulanır yalnızlığım Devşirme mutluluklardan kurma ayinlere, kurban edilir naçizane bedenim. Sonra sen öyle bir zamanda çıkar gelirsin ki.! Yıkılır bütün tabular. Hiç bir şey olmamış gibi Onca çekilen çileyi yok sayarcasına Geçmişe inat hızla geçer zaman Anlık tebessümler belirir yüzümde Sevinç çığlıkları semaya yükselir adeta Gideceğini bile bile ortak olurum yalanlarına Yıllardır parmağımda olan yüzüğe inat İlk gün ki gibi bağlanırım yine sana. Ve sen tekrar edersin alıştığın repliklere Kuru bir hoş/ça/kal dökülür dudaklarından Yada hiç bir şey söylemezsin Alaycı gözlerle,darbe yaratan sözlerinle gidersin. Yaşanılanları tek kalemde siler İşlediğin cinayete intihar süsü verip Sonu olmayan,meçhul seferlerine gidersin. Her ne kadar gidecek olsanda Hoş geldin kadınım. Hoş geldin... |