MARTILARIN DİLİNDEKİ ÇIĞLIK
Sende benzedin bu şehre
Her sözünde büyüyen çıkmaz sokaklar Umutsuz yolculuklar var Peşinden dolu dizgin koşanlara Deli divane ağlayanlara Sende bu kent gibi kayıtsızsın Ardın sıra koşanları kaydetmediğin bu kenti Tüm kayıtlardan alev alev düşeceğim Ümitlerimi kıran,halimi kayıtsız seyre duran Beni ağlatıp yoran Bu kenti Bir akşamüstü yaktığımı duyunca Aklın almaz bilirim. Sen ey müzmin münzevi Sen ey martıların dilindeki çığlık Terkedilmiş istasyonlardaki tehirli sevdam Beni can evimden vuran şiirlerin müsebbibi Sarhoş atların ağır toynaklarıyla ezdiği Yürek ülkemin ıssız bozkırlarında açan Sen ey intihar gülüm. Bana dar sokaklarda Ustura ağzı gibi ağıtlar söyleten Beni yudum yudum içen,içine çeken Bu kenti Bir akşamüstü ateşe verdiğimi duyunca Aklın almaz bilirim. Hâlâ cevap bulmadı Çıkmaz sokaklardaki yankısız seslenişim Serzenişlerimin nihayetsiz bir yazgı Göz yaşlarımın yağmurlarla kardeş olduğu Suretimin aynalardan yavaş yavaş kaybolduğu Tüm şiirlerimin lâl Kaderimin melal olduğu dakikalarda. Ateş dolu yüreğime hudutlar çizen Gözlerimi dört duvara mahkum eden Bu kenti Bir akşamüstü kül edip savurduğumu duyunca Aklın almaz bilirim . Muhammed Mehmet GÜL |
Çınar GÖLE