İBRETLİK ENKAZ
çok elbet sizlere diyeceklerim,
çünkü az sürede yaşanan çoktu. bu yüzden küf tuttu çilekeş terim, gönlümün gökleri bu yüzden çöktü. kafdağı ardında tutuşurken tan söndü ilk göz ağrım anka’nın ruhu. vefalı burcuma göz açtırmadan çaldı beni benden arsız güruhu. ben beni ararken en yok yerlerde en varlıklı varlar zevk yorgunuydu. kararttı ufkumu bir demir perde, ne ben çağa, ne de çağ bana uydu. yitirmiştim bir kez bendeki beni, sahteydim, sanrıydım, canlı bir yalan. hiç kimse sormadı yitirileni, ne de o enkazı özümden kalan. bir enkaz, ibretlik, korkunç bir enkaz ayakta kalmanın şikâyetçisi. ben’im o, öfkesi evrene sığmaz, ben’im o, onursuz onur bekçisi. yüzüm yankılıyor çağın dersini, yüzüm yazıt dolu bir duvar gibi; anlatırken yaşam hikâyesini ölmeyi unutmuş ihtiyar gibi. |