ÖĞLE SONRALARIöğle sonraları, ah ne saatlerdir o saatler, ruhunun bile terlediğini duyarsın sanki gevşer, salınır tüm yaylar vücudundaki durgunlaşırsın, rüzgârsız bayraktan beter; bir deniz canlanır gözlerinin önünde o an bir deniz, çok uzakta, habire seni çağıran. öğle sonraları saatleri çok başkadır, evet, ama denize koşmalısın, orada olmalısın; gençsin, çılgınsın, serüvenler yolundasın, denizkızının zokasını yutmuşsun felaket. bu yüzden martılar kardeş, engin sütliman bu yüzden dünya güzel, yaşamak yaman. öğle sonraları saatleri güneşi çalmak ne hoş, ne hoş geliştirmek kumsalda beden dilini! balıkçılar ne bilsin izlerimizin nereye gittiğini, gözlerim ki gözlerini içmeden bile sarhoş. bu kaçıncı çıkarmandır sahilime, denizkızı? topla beni, dağılmışım lime lime, denizkızı! ne mi kaldı öğle sonraları saatlerinden geriye? belirsiz maviliklerde boğulup giden bakışlar, hasta bir kalp, ortasında bir yara deniz kadar. korkuyorum kendimden kendim değilim diye: öyle ya, ne derim biri bana o eski denizi sorsa, denizkızı masalını da ben mi uydurdum yoksa? |
güzel bir anlatım ve yorumdu tebriklerimle üstadım..