Güya. Bu bir rüya
Gözleri varoşlarda kataraktlı bir kentin
Martıları. Karabatağın göğsünü göğe anlatmakta Ve küçük işletmelerin işçileri sevgilim Kırda kırılan bir direnişi hatırlamakta Zorlanıyorlardı. Rüya bu ya Bir kadın. Saçları taranmaktan usanmış Kayaları. Bir kadın kaynak sularıyla yanmış Ayaklarını anlatmaktan çekinmiyordu Doyumsuz bir adamın ısrarla kristalleri Kırdığı yerde Götcebimde Ayık aklı ile dünyaya alışamayan Delikli bir banliyö bileti. Paçalarımda Paramparça aşklar ve köpekler. Tutup Babamı öpüyorum yok yere Bunu bütün gerekli intikamlar Gereksiz buluyor Beni baldırları ellenmekten morarmış Bir trabzan tutuyor. Hayal meyal Sevgilim beni tartakla diyorum. Amanolur Oramdan ısırma demeye kalmadan. Orada Geçkin bir kelime kemikleri kaynamayan kalbe Üç kerre öpülüp ıslatılmış bir heceyle sarılıyordu Uçuruma bakan meyhanede. Biri Birdenbire ıslanan yerini eteğine silince Nihayet. Bir makamın adı kötüye çıkıyordu Bu ne kadar sürdü bilmiyorum Ama vakitlerden. Uzunzamandırdı Ben seni en son Kasatura körfezinde batırmıştım etime Etimde toz toprak içinde bir deniz vardı Hırpalanmış bozkıra karşı. Karşılıklı oturuyorduk Dudağında içkili bir manastır. Gözlerinde Gökten dolan ırmakların saf suyu. O sırada Akvaryuma kaçan köpekbalıklarını bizden Bir ninni koruyordu. Erketede nedimeler Kanserli beni bölünmeye zorluyor Ellerinde büyüyen o aylak intihar Soytarılığa yelteniyordu Ben yırtılsam boylu boyunca diyordum İçimden içini erken dökmüş ejderhalar fırlasa Yüksek topukların yokmuş gibi sen. Korkusuzca Bir ceylanın ayaklarıyla koşsan onlara Onlar o kayalıklarda. Gizlendiği gazelden çıkıp Beni. Bende donunu unutan o kadını Yeniden sevmeye ayartsa. Gidince Donuk yüzümde felç olarak kalan kadını Kaldırımdan çığklıklarla sökülen Kaldırması ağır taşlar taşımıştı çünki Güya. Bu bir rüya 1282bin11İst. |
bir acıya, saç misali dolanmış bir rüya bu. tabi güya...
girift, muallak, bazen de şaşırtıcı derecede açık,anlaşılır.
özlenen, beklenen, gözlenen,istenen, çağrılan bir kadını rüya (güya rüya) perdesinin arkasında hayal etmenin şiiri bu.
arzu edilenin rüyalarda yaşanması gibi... bu yüzden reelde aslında hiç gelmemiş bir kadının, gidişi de uyanmak kadar sarsıcı olabiliyor böyle.
bir de özlenen, beklenen, gözlenen,istenen, çağrılan bu kadının "güya rüya" ifadesiyle reele taşındığını düşünmemiz gerek. böyle olunca, gidende kalan doludizgin çağrışımları da özlüyor insan tabi.
bu yüzden o gidince, donuk yüzde bir felç gibi kalır o.
"...Gidince
Donuk yüzümde felç olarak kalan kadını
Kaldırımdan çığklıklarla sökülen
Kaldırması ağır taşlar taşımıştı çünki "
bu kısmı çok sevdim.
yeniden sevmeye ayartsa... umarım.