MOR ÖLÜMLER DOĞURMAYA
Ölüyorum dost ölüyorum
Bu bıçak yüzlü gülümsemeler İçten içten parçalıyor ciğerlerimi Gecelerim de hain kalpler büyüyor Sabahlarım ağlıyor Sabahlarım dargın güneşe… Söyle dost vefayı görmüşlüğün var mı? Cam gözlerinde ışıldadı mı sarı sıcaklığında Vurdu mu yitik kentinin kapılarına Geç kalmışlığın sesiyle Ben geldim dedi mi?... Of ki dost of Tutamadım mertliğin ucundan Parçalanan avuçlarımdan kayıp gittikçe Ellerim kanadı Özü toprak kokusuna bulanmış Ruhum çığlık çığlığa Aynalara bakıyorum İki derin kuyu Çekiyor kaygan boşluğuna Yüzüm nerede dost yüzüm Mağlupluğumun örtüsü örtmüş Dudaklarımın arasını Suskunluğum diz boyu Erguvani bir sema kefenim Bu güneş ölümüm… Çoğul yalnızlığım, Yüreğimin yaralı güvercini Hiç bitmeyen haykırışım Bu yorgunluk bir başka Bir başka bu bekleyiş Ah benim yenik yanım Sığdıramıyorum içime acımasızlığı Ömür ince tel ayak uçlarımda Bu dokunan rüzgar değil Ateş kelebekleri yakıyor tel tel saçlarımı dilimde asılı gül rengi bir veda sözü gidiyorum dost gidiyorum mor ölümler doğurmaya… |
Saygılar...