Derin bir sızı kaplıyor gönlümü Gideceksin ya çok uzaklara Rüzgarın savurduğu düşlerle Ellerim düşecek yine apansız Boş bir salıncak gibi Huşu ile savrulacak ruhum Sensizlikten sensizliğe…
Yeşil bakışlarıma tel tel düşmüş zülüflerde Ayrılık türküleri mi çalacak hep yüreğim ? Zifir utandıran gecenin karanlığında Asuman ürküten bir sessizliğe sürgünüm Zindanlar paklar efkarımı Demir prangalara esir dillerim…
Gidiyorsun öyle mi ? Bakışlarımı yokluğun Bedenimi susuzluğun kavururken Can çekişen halime zulmedercesine Siyah bakışlarını çekiyorsun üzerimden…
Ey ruhumun güneşi ! Var git göynümün hüznü ! Selam söyle yağmurlu bulutlara !
On paralık çilek kokusuna bulanmışken al be al Sabahı nakşetmiş güneşim lambamın isine Harenle parıldarken gözlerim Işıl ışıl seherin buram buram perdeleri…
Git hadi ! Iraklaş yamacımdan adım adım ! Hissetmeden sıcağımı, var git yoluna !
Güzel jest’inden dolayı -Şiir Rüzgarı’na- sonsuz teşekkürlerimle...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiir oldukça güzel... Seçilen şarkı da şiirle oldukça uyumlu ... Seslendirmeyi keşke kendin yapsaydın. Bu muhteşem şiir senin...O halde senin gönül sesinden dinlemek daha hoş olurdu kanısındayım.
Derin bir iç çekişti aşk, cemreler düştü yüzyıllık yaralarıma da bu bahar. Gövdemin erguvan kırlarında yüreğimi dağladı meneviş bakışlı bir yar. Dudaklarımın kıyılarında martılar uçuyor, yüreğimi terk ediyor bulutlar ... Yürek döküntülerimin kumsallarında yürüyor bir aşk, gönlümün üşümüş sözcüklerine sarılıyor düşerken. İkinci cemreleri kucaklıyor gözleriyle, ruhundaki acıları temizliyorum sevgiyle ve aşkı soruyor bana yüreğindeki elemle. tebrik ederim sevgili şaire çok güzeldi her zaman ki edadaydı mısralar.Sevgiyle kalın hoş kalın.
Merhaba,ayrılıklar zaten hüzündür...En sevinçlisinde bile burukluk vardır...Çünki ayrılmalarda mutlaka giden bi şeyler ve kopan parçalar görürsünüz...Örneğin düşen bir yaprak geriye gelmez...Akan sular da...Oysa her gitme bir şeyleri arama...yitirilen umutları yakalama adınadır...lakin gitmeler bitmek demektir...Kopmak...eksilmek...kaybetmek...Hele de sevmelerde...Seven insan niçin gider?...Bilinmez...Kimi sevgisine layık olamaz...Duru ve sadık aşkların altında ezilen kıytırık karekterler sevginin dürüstlüğüne dayanamaz...kaçar...kendi gibi kaypak zeminlerde arar özlediklerini...Yahutta ömrü vefa vermeyen ...kokusu olmayan çöplüklerde biten güllerin ardına düşer...Hani derler ya karga çöplükten tad alır...bülbüldür gülü arayan...
Bir de sevgisine köle olan kalpler vardır ayrılığı yeğleyen...Bu kaçınılmazdır...Giderken de yüreğini bırakıp sevdiğininkini götürür...İşte "kara sevda" budur...Özlemler yüreklerde buram buram...sevgiler yürekte ıslak ıslaktır...Anlar yıl...yıllar asırdır ölmeye bedel...İşte şairin dilinden dökülen dizeler böylesi bir yürek sevdasıdır;
Derin bir sızı kaplıyor gönlümü Gideceksin ya çok uzaklara Rüzgarın savurduğu düşlerle Ellerim düşecek yine apansız Boş bir salıncak gibi Huşu ile savrulacak ruhum Sensizlikten sensizliğe…
Koşulsuz,sınırsız ve nedensiz sevmelerde işte ayrılık budur...Hiç bir şey ummadan, huşu ile yanabilmek...Sevdiği uğruna feda-i can olmak...Bu duygunun hüznü içinde mesut olabilmek...O kadar karşılıksız bir sevgi ki...Kendisinin sevilmesini bile düşünmeden,ummadan...Kendi sevmesinin met olmuşluğu içinde bu yetmektedir kendine...Ve acı ile inler:
Yeşil bakışlarıma tel tel düşmüş zülüflerde Ayrılık türküleri mi çalacak hep yüreğim ?
Derken razı olduğu akibti de işaret eder;
Zindanlar paklar efkarımı Demir prangalara esir dillerim…
Sonra da gittiğini bile bile sorar;
Gidiyorsun öyle mi ?...Bakışlarımı yokluğun...Bedenimi susuzluğun kavururken...
Aslında seven yürek buna çoktan razıdır...Çünki kendi kaleminden dökülmektedir bu kabullenmişliğe:
Var git göynümün hüznü !
Git hadi ! Iraklaş yamacımdan adım adım !
Hissetmeden sıcağımı, var git yoluna !
Ne kadar asilce bir duruştur aşk adına...Zırhlı bir düşman müfrezesine pusatsız meydan okuyan sade ve iddiasız serdengeçtinin diklenmesidir bu...Hallac-ı Mansur'un "İlahi aşk" uğruna kendisini asanlara tebessümüdür...Ölüme meydan okuyan yüreği, taş atanlara gülerken... bir gül atan dostuna gözyaşlarını boşaltması kadar da yufka...hassas...duygulu ve içli...Sevmek budur galiba...Ölmeden önce bir kaç kez ölebilmek...
Nadide ve sıradışı şiiriniz için fazla yazmış olabilirim...Bazen duyguların sınırlarını zorlar zihnim...Hoş görünüzle tebriklerimi gönderiyorum efendim...Eksikleri ile beraber kabule şayan...Entellektüel-41
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.