...
Al sen yaz kalemi...
İşte sen dedikçe bölünsün içimde gurbet Yüzünün aya bakan yörüngesinde buz mavisi okyanus tuzu Seyrine doyulmaz bir ab-ı hayat merhalesi Sunarken kâinatı gözlerine Yeşil çuha dokunuşunda Su olduysa adım, işte inadım Ey manası denizler kadar derin sevgili Her bir kıvrımında gece hatmi gibi ağırlarken Her bakışında düşen ışık huzmesiyle Kalbimin mihrabına açılsın cennet Sesime konan serçe sonatıyla Bir tek senin şiirin kırsın El değmemiş saf-i karanfil kokan iklimler Keşfedilmemiş zodyak, sıralı tek tek gecem, düşen yıldızım Gönlümün tek heceli gonca gülü Nefesi misk-i amber kokulum Sinesi gülistandan bir bahçeye açılan kapım Ey arzu endamım ey benim adamım ! Yitirirken aklımı kâbil olmayan Bedevi aşkın çölüne esir etmişken beni… Hâyâllerimi sattım çölde mecnuna Susuzluğum züleyha, susuzluğum var ya Kanarken içip avuçlarında Dokun ne olursun rüzgâr emen saçlarıma Su demişken hani kuyu gözlerin ? Sus olsun her dokunduğunda yusuf Ölmekse ölmek hayatsa sen Güneşim, ateşim, külüm, teninden Şimdi yeniden avuçlarıma dolarken yağmur Yıkadım kirpiklerimi öpüşlerinle Bak kapadım evrenin kapısını Bir daha gitme... .... |