altın kalem
her sabır taşlı yolu
son diye/.. soluğumda tutuyordum.. acul kaygılarda bozuldu dengem.. anka kanadında idi gün bitimi.. yetişti, iyi saatlerin meleği; vedaya sarılı ukde çiçeğinden, kopardı ruhhalimi/ tümcelerimi kucaklıyordu çatalağız belleği naçizaneme kırılsa da pür gamdan silüeti anlatmalıydım giz süren yılan hikâyeyi... o gün dü.. yetimlere itilip,dördüncüye sığınmış iliklenmiş endişeye,güz kurusu perşembe; ’’ihtimal ki son buluşma diye yazmamıştı/turuncuya ölümün sesi düşüyordu ıslak kaldırıma gecenin yaşlı çığlığının ellerinde terk etti sahili’’... bu.. intihal değil/ silik bir tahrif izi karası o giderken donmuş yürek kopyası/dır.. yaramı kanırtan günlerin heyelanında kalmış bir yıldı geçen/aradan sevdanın ipeksi kanatları tutmuştu yalnızlığımdan/bıkmadan.. biliyordum.. hiç sevmemişti aslında.. varsıl bir gölge oturuyordu gönül tahtında.. parlak bir gecenin düş göçüğünde bulduğum altın kalemi verecektim.. tahmin edememiş.. hatta unutmuş beni.. irkilmişti gördüğünde.. öte bir yabancınındı uzanan eli belki de zararlı biri.. istemiyorum.! dedi.. titriyordu üzüntüm ve mavi damlalı kalem.. dişleriyle çiğnedi iyi niyetimi, gözlerimden mil gibi çekti aldı görüntüsünü... |
anka kanadında idi gün bitimi..
yetişti,
iyi saatlerin meleği;
vedaya sarılı ukde çiçeğinden,
kopardı ruhhalimi/
evet,duygulu ve sitemkar bir siir,kaleminiz kavi olsun.saygilar