SEKİZ ONBEŞ VAPURU
Yine belirdi uzakta!
Hiçbir sabah ne bir dakika geç Ne de vaktinden biraz erken selamlardı iki yakayı. Bir sağa, bir sola yatar Ama asla yenik düşmezdi dalgalara Hacıyatmaz misali. Boğazın eşsiz akıntısında Usta bir sörfçü edasıyla yol alırdı, Ve o vakit kıyıda da bir çift göz seyre dalardı... Sekiz Onbeş Vapuru’ ydu yolu gözlenen İskeleye yanaşınca insan seli yaşanan. İnen yolcuların koşuşturması Olabildiğince hızlı ve kararlı atılan adımlar Denizden karaya taarruz eden Bir ordu misali. Lakin her sabah aynı kargaşada Beyaz tenli, minyon tipli Küçük bir hanımefendi vardı beklenen; İki kıtanın arasında öne çıkan Görkemli Sekiz Onbeş Vapuru gibi. Uyku sersemi halimle O kalabalığın arasında Kolayca seçebiliyordum bu küçük hanımefendiyi; Gökyüzünü saran kapkara yağmur bulutlarının arasından İte kaka sıyrılıp, Tüm ihtişamıyla kendini gösteren Güneş misali. Vapurun üstü açık kısmında belirdiği anda Güzelliğiyle aynı farkındalığı yaratıyor, Etrafa saçılan göz alırlığı Kalbimin yaydığı tüm frekansları kendinde topluyordu Mıknatıs misali. Sabahları yataktan alelacele kalkıp Bir randevum varmışçasına hazırlanmam da, İskelede sevgilisini bekleyen gençler gibi Sekiz Onbeş Vapuru’ nun yolunu gözlemem de, Artık bu "küçük" hanımefendinin Hayatıma fısıldadığı "kocaman" bir Merhaba’ ydı... -Halis İPEK- tr-tr./people/Halis-%C4%B0pek/1469646329 |