Korsan kara büyülerin ele geçirdiği sema, Gök mavisinden sıyrılıp, çalarken siyaha, Saklandı doğurduğu şimşeğin kıvılcımına Ve salladığı alev topu kılıcıyla Katliam başlattı acımasızca; Kendi yüreğine kelepçeli, tutsak ruhuma…
Kirpiklerim, gözlerinden çektiği simlerle ördü Ağaçların sabah damlalarını… Elanın ekvator yağmurları Yeşil çizgiler doldurdu tuvale. Sırça bir köşk yükseldi ateş çemberi temelde Ve saman çöpleri üstünde…
Alev seli arzdan fokurdadı, İkinci tufanı dünyaya saldı. Nuh da yoktu bu kez ortada, Canlılar avaz avazdı yangın anında. Çatladı kâinat, uçtu semaya, Korkunç kâbusumun çıldırmış haykırışında…
Gökyüzü yine mavi, Gülümseyen bakışları alev yeşiliydi. Uçuşmuyordu semaya aşklar; Zira sevgi, yangın şehidiydi. Yıldırım renkleri acımasızca yutuyor, Hiroşima atom cüceliğinde kalıyordu. Çayırlardaki kuş ötemiyor, Gökyüzüne göz kırpamıyordu.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sonsuz Bir Zifiri Geceydi Başlayan Kendi Gününde. şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sonsuz Bir Zifiri Geceydi Başlayan Kendi Gününde. şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Ben sayfanızı şiir ve yazılarınızı yeni keşfettim şunun şurasında kısa bir zaman oldu fakat farklılığınız aşikar göze çarpıyor diğer şiirlerinizle karşılaştırınca buna yapacağım yorumu aklımda toparlamışken gözüm pembeye boyanmış sayın yorumcunun yazısına takıldı bende fikren ona katılıyorum çünkü bende herdaim okumuş olmak için değil her bir satırı her bir mısrayı her sözü ne içeriyor ne anlatıyor yazar yada şairin ruhu yansımış mı satıraralarındaki anlatımı gizliliği yakalayabilecekmiyim özüne inebilecekmiyim diye virgül nokta atlamadan okurum mutlak anlatımınızın derinliğinde yaşanmışlıklar ,hüzünler sizi sizin dilinizi anlıyanlar aynı dertlerden muzdaripler daha bir farklı algılar
mükemmel sesten yine harika bir şiir dinledim.hayranım kalemine ve sesine turgay bey.kalemin ve duyguların daim olsun.sevgi saygı ve selamlarımla...RUMUZ4300
Korsan kara büyülerin ele geçirdiği sema, Gök mavisinden sıyrılıp, çalarken siyaha, Saklandı doğurduğu şimşeğin kıvılcımına Ve salladığı alev topu kılıcıyla Katliam başlattı acımasızca; Kendi yüreğine kelepçeli, tutsak ruhuma…
son derece özgün ve bir o kadar da harika bir şiiridi tebrikler..
Yüreğinizi ve kulaklarınız coşturabildiysem ne mutlu bana. Gerçekten çok sevindim. Ve ben de sizi coşturabilmenin sevinci ile coştum... Teşekkürler... Her zaman sayfamda görmek umuduyla sizi... Selamlar...
Şiir yakıştığı yerini almış... Yorumlar ve taktirler de bunu destekleyici bir yönde... Fon etkili seslendirme müthiş... Ve şiir onikiden vuruyor dinleyeni okuyanı.... Çokça taktirlerimle...
Bilmem yanılıyor muyum ama; bu şiirde kendi tarzından çıkmış gibisin sanırım. Senin tarzında mısralar ipeksi bir yumuşaklıkta ve hatta ipekle sarılmış bir çelik gibiydi. Görünümü yumuşak bir üslup ama; o mülayim tarzın gerisinde sert sözler vardı. Oysa bu şiirde sanki bir haykırış var; dünyada kıyameti kopartacak, dünyanın sonunu ian edecek kadar en yüksek avazda bir haykırış... İşte alışmadığım tarzın da tam burada. Sen şiirlerinde yine kıyameti koparırdın ama; daha bir gözlerden ırak ve sadece hissettirerek. Kıyameti bizzat naklen izlettirir gibi anlatmazdın.
Sema, yani gökyüzü sert ifadelerden öylesi bir ustalıkla ayrı tutulmuş ki; aslında gökyüzünde suç yok da, korsan kara büyülerin ele geçirişiyle kendi inisiyatifi dışında herşeyi yapmış hissi uyandırılmış. Bu da herşeye rağmen mavi gökyüzünü koruma çabasının bir ürünü olsa gerek.
İmgeler güçlü. Ayrıca; "Katliam başlattı acımasızca; / Kendi yüreğine kelepçeli, tutsak ruhuma" dizeleriyle semanın suçtan uzak tutuluşu ve kara büyülere yükleniş nedeni anlaşılıyor.
Üstüste güçlü mısralar. Kendine özgü, kendi anlayacağı özgün imgeler. Ağaçlardaki sabah damlaları gözyaşlarını simgelerken, kirpikler bir tığ, akan yaşlarsa ipe benzetilkerek sim ile anlatılmış. Tabii bu benim fikrim. Sim ipin dantele dönüşümüne benzetilmiş ağlayan gözler.
Ela ve yeşil ile gözlerin renkleri anlatılmış. Ela gözlerden akanlar ekvator yağmurları gibi çok ve yeşil gözlere bakıp ağladığı için de her yeri, tüm dünyayı yeşil gören gözleri belirtmiş bölüm. Bu gözyaşlarını akıtan nedenin aslında önemsizliğine değinilmiş ve bu denli güçlü büyük bir sevdanın, önemsiz bir nedenle gözyaşı seline boğulmaması gerektiği vurgulanmış. Bence çok güzel anlatım ve özgün imgeler bunlar...
4. bölümde kıyamet sonrasındaki hal vurgulanmış. Çökmüş herşey, yok olmuş. Kabus bile olsa yürek sızısı alabildiğine vurmuş. Çayırda öten kuş bir ismi simgelemiş sanıyorum. Ruhtaki kıyameti böyle bir anlatımla ortaya koyan kalemin, olayı kabus olarak zorlama çabası, belki de kendini kandırma telaşı olsa gerek diye düşünüyorum. Ya da teselli bulma çabası.
Bana göre harika bir final... Serapta, olmayan damlalardan kana kana içilen su... Ya da içilemeyen, geriye kalan bomboş avuçlar.
Yani sevda denilen duygunun neden çok zaman ruhlara isyan verişinin bir öz hali... Binlerce yıldır süren sevda ayrılıklarının minicik bir özeti.
Girişte de dediğim gibi... Bu kez alışılmış tarzın olan ipeğe sarılmış çelik olma yerine, çelik görünen bir ipek olmuşsun. Çünkü tüm öfkene rağmen sevdaya toz kondurmamış, bir nedenlere bağlamışsın.
Alev seli arzdan fokurdadı, İkinci tufanı dünyaya saldı. Nuh da yoktu bu kez ortada, Canlılar avaz avazdı yangın anında. Çatladı kâinat, uçtu semaya, Korkunç kâbusumun çıldırmış haykırışında…
Sizi sitede görmek beni mutlu etti...Hoş geldiniz..Sesiniz , mısralarınıza ihtiyacımız vardı.. Çok sevindik.Nice güzellikleri paylaşmak isteriz. Tebrikler..Seçkiye gelen mısralar için ayrıca tebrik ederim. Slm ve dua ile..ESRA