eyşaŞiirin hikayesini görmek için tıklayın eyşa, iç çekişlerini sustur...
her sabah uyanırken
başka hayatlarda gidip geliyorum tavanla başlıyor yolculuk mahşere dek uzuyor kahve altı acılar birikiyor ters çevirip bekletiyorum şöyle göz kararı iki yol görüyorum başka hayatlarda gözün var eyşa! yollardan biri tel tel telleniyor telvede tek bir yol kalıyor... duvardaki ayna sırıtıyor pis pis içime dönüyorum dokuz odalı dokuz köşkümde dokuz ana dokuz doğuruyor dokuzunun da gözleri kör mü ne devir gözlerini yerine! köşkler çok kalabalık bahçesinden yürüyüp… çıkıp gitsem koruluklara… bir derenin kenarında tırnaklarımı ıslatsam… minik minik çiçekleri uzun uzun izlesem de kısacık koparıp gitmesem evi barkı-taşı toprağı… eyşa konuşma artık… şehir esnafı kralların tebdil-i kıyafet aralarında olduğunu fark etti mi ne hem krallar diyorum, kralları çoğaldıkça birliği artan bir şehirdi buralar tek, çokluğun kezzabı fazla oluyor dediler ama hakkın hakikatin kavgasında kral soylular / soylu krallar ardına takılıp yürüyorlarmış: “küllü men aleyha fân…” dediler ki hatun kişi görülenler kapı kapı dolaşıp gönlüne eğlence arıyormuş bir de gidip tebdil-i kıyafet krala çarpmasın mı bir hatun! eyşa! Sabaha karşı yeniden kapıyorum gözlerimi Uykudan uyansak ne olacak ki Ne bu şehir şehr-i yâr’dır Ne er kişi er Ne hatun kişi hatun Sabi sübyana ne demeli… eyşa sakın söyleme! Ne malum saraydaki kralın gerçek olduğu? Hani sussam kime ne faydası var? Bir gece de sarhoşlar uykumdan almasın artık Gönül sohbetinden feyz almayı özledim Hem öyle gönülden diyeceğim ki Merak etme kimse duymayacak -Kralım, |
Her el alır
Gün dolduğunda/
gidenin ardında
ne kalır ?
Ardımızda bırakacaklarımız,yanımızda götüreceklerimiz..Hepsi bizim "içimiz"
Sırrın meşakati ağırlığını hissettirmiş şairem:)
Tebrikler ve sevgilerimle..