Ev dediğinŞiirin hikayesini görmek için tıklayın anlattığım eve bir daha gittim, kiracı çıkmıştı, ev bomboş soğuk ve ruhsuzdu
Hep kapında bekledim
Hasretinle yandım Ah camları parmaklıklı ev O siyah kapının arkasında Sanırdım ki bir küçük çocuk var İçeri girince seslenecek -Benim ismim Ahmet Seninki ne? Çocuk odasının önüne geçip -İşte benim odam Oyuncaklarının başında -Ben ne kadar uğraştım onu yapmaya Hep hayal ederdim ki Birlikte ağaca çıkacağız Dut yiyeceğiz -Dut sever misin? Ben çok severim Ah saçları sarı yüzü çilli çocuk Ne kadar özlüyorum seni bir bilsen Eğer kalksam da birgün Kapına geliversem Beni içeri alır mısın? Gezdirir misin o küçük evi bana Oyuncaklarınla oynatır mısın? Ya peki sorar mısın, -Abi neden ağlıyorsun? diye Gittim, o dünyanın en güzel kapısından İçeri girdim de Ne içeride o çocuğu buldum Ne bahçede dut ağacını Duvara karaladığı resimlere bile ’Badana’ yapmışlar Sözü uzatmayayım Anladım ki, ’Ev’ dediğin Soğuk duvarlardan Ruhsuz kapılardan başka bir şey değilmiş Mayıs 2011 |