Sırça KöşkBana kelimelerin resmini çiz deselerdi Mutlu renk damlaları düşürürdüm fırçamdan Hüznün koridorlarına Tasvirinde düşlenen sırça köşkün odalarını Boylu boyunca kuşatırdım Pusulam mutlak ışığa doğru /Yazgı bağı kopmadan olsaydı eğer/ Fırçamda biriken boyaların Hiç bir damlası uçmazdı göğe o zaman Asılı kalmazdı havada böyle Kelimeler toz duman /Oysa gökkuşağının tüm renkleri vardı paletimde.../ Bir labirentin içinde kayboldu kılavuz Buzdan sarkıtlar düştü bahar dalına Sırça köşk toz duman Bir kez daha Bir kez daha.. Semboller çizilmiş hakikat duvarına üç boyutlu -Oku dedi bir ses Sırrında tabir’e muhtaç bir mana heykeli gibi Okudum... Bahtın yelinde uçuşan martıların bahar kıpırtıları uzaklaştıkça Parmaklar kırıktı zaten büyük fotoğrafta Çığlık sessiz Kalem titrek -Çanak çömlek patladı, damlayamadı resme gökkuşağı- /Zaman; hakikât sürgünü artık/ Ünlemlerle dolu içsel bir örüntüyü oluşturmaya çalışan Düşünsel bir aforizma saplandı usuma sonrasında ’Kahramanlar sadece çizgi filmlerde yaşarmış’ dedirten /İşte bu yüzden dolu yağarken yalınayak ve şemsiyesiz yürümenin sancısını anlayamaz onlar/ Anlayamazlar Hüzün çığlıklarından bahara dökülen ateş suyunun Nasıl yaktığını Sine alaz Her bir damlası ciğerine ciğerine Dumanı üstünde halâ Sırça köşk savunmasız çıplak Gül tutan eller çatlak -Dönmesin bu hüzün çemberi artık- Buz kesmiş baharın yüreği çatladı soğuktan Ruhun nefaset merdivenleri devingen Yorgun bir sonbahar dalından Bir tarak tutmaya çalışan yüreğin elleri bu yüzden ayaz Hüznün saçları tarandı tekrar tekrar Telleri büsbütün beyaz -Sahi açılır mı gecelerin bitmek bilmeyen uzun siyah saçları..!- Tara tara Tarak kırıldı Saçlar dağıldı Elde kaldı yine koskoca bir yalnızlık -Zaman eritilir mi zaman içinde..!- Uzandı göğe deniz kuşu tek yürek Göğsünde gem vurulmuş bahar dalı kuru Çırptı kanatlarını Gözlerinde halâ duran Güneyli bir bakış kıpırtısıyla ... İzmir Sevilnur Durmaz |
Ama
İşin kolayına kaçmadan..."
diyor Nazım, Küba dönüşü, Sen nehri kıyısındaki otel lobisinde Abidin Dino'ya.
Yaşama dair hiçbir konuda işin kolayına kaçmadan...
Tıpkı Ozan Sevilnur Durmaz gibi...
Yarına ilişkin ne varsa sorgulanan bugünden, melodik bir dramayla işlenmiş ustaca ve işin kolayına kaçmadan...