Bir Sokak Hayvanının Gözüyle...
ama anlamsız
kararsız ne yaptığını bilmeden yürüyen yürütmeye çalışan bazen yürüten şeyler, bunlar işte kaldırımlarda, yollarda kendi yaptıkları betonlarda taşlarda, topraklarda, ağaçlarda her yerde her şeyde biraz, biraz pisliklerinden bırakan bunlar işte sağdan soldan üzerime üzerime bir nehir gibi akan bir yanı düşünüp bir yanı boş boş bakan bunlar işte bunlar insanlar… — çığlık atıyorum duymuyor musunuz? benim aldığım kokuyu almıyor musunuz? yerde, taşta, kaldırımda duruyor çığlık, yalnızlık, karamsarlık, atık! sadakat öldü artık! kötümserliklerinize bahaneler bulmayın yazık oluyor düşünebiliyor olma yetinize yazık oluyor bedeninize sesinize etinize teninize size kargaşanın içinde sönük kalıyorsunuz saçma sapan bir bencilliği soluyorsunuz siz. çığlık atıyorum bir benden, bir bene ellerine, gözlerine, yüreklerine hepsinin bir rock şarkısını söyler gibi dans ederek kulaklarına, ama yasak! demek istediğim; ne zaman tutacaksanız ellerinizi, ne zaman birleştireceksiniz yüreklerinizi sesinizi diyorum sesizini ne zaman duyacak kaldırımların altında can veren toprak tutsak… güldüğünüz saçmalıklar diyorum ağladığınız saçmalıklar hepsi hafif hepsi ağır, aksak bir belediye bankında ne zaman bir hamam böceğinin adı yazacak? ha? fotoğraf: sena tan |