Kibir limanından uzak, hakikate çırağız.
Kibir limanından uzak, hakikate çırağız.
Suya düştü melâmet hırkası, Tüm balıklar bıraktı oyun oynamayı, Tüm ırmaklarda cesedimin cefası, Güneşte bir can sallanır sefaletimden. Ne in nede cin geceye inmiyor beyaz güvercin. Siyah hiç bu kadar siyah olmamışken. Göğe düştü melâmet hırkası, Bütün güvercinler duaları nakışladı cami duvarlarına Bir korku bastırıldı kimsesizler mezarlığında, Kibrini yeryüzüne damıtırken firavun ailesi, Aşkın diyarına misafir edildi hüzün, bir yumak iple, Ben zemheriyi anlatıyorum size, Yani domuzların krallığını Güvercinlere sürgün azarlanmış çocukların düşlerinden, Her eve bir tabut denizi sevmeyen kuru iskeletlerden. Mavilerin derisi soyulmuş antik bir bahar esintisinden, Merhaba demiyor sarı lambalar, Sokakların pis barut kokularından. Varoşlarda bir çay demleniyor yüzümün kırışıklarından. Bu kente virüslerini salgılarken, teri kurumayan gün. Beddua yağmursuzluğa tutulup ağmıyor üstüne mahşersizlerin. Sükûta ikamet edip Muhabbete demirlerken kahır gemilerini. Portakal bahçelerine bıraktık isyan. Neyimiz var neyimiz yok, Gömdük uçuk dudaklarına bir çocuğun. Ey gün seni öperek uyanmalıyım her sabah, Her sabah avuçlarımda zincirlenen anılar olmalı. Kibir limanından uzak, hakikate çırak. |
Sükûta ikamet edip
Muhabbete demirlerken kahır gemilerini.
Portakal bahçelerine bıraktık isyan.
BIRAKTIK İSYANLARI BIRAKTIK LİMANLARA!
BIRAKTIK HALDEN ANLAMAYANLARA!
KİBİRE DİZ ÇÖKEN NAMERT OYUNLARA!
NE DERİN SÖZLER HOCAM YÜREĞİNİZE SAĞLIK.