12
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1916
Okunma
vakit dar
Kerbela
Hasan ve Hüseyin’e kavuşma derdinde
vakit geç
kapat beyaz perdelerini
yum gece karası gözlerini
Şems’imi devir ıssız kaldırımlara
tuzlu su vururken kirpiklerime
yorgun gece
ben
şehr-i İstanbul
senli cümlelerim düşüyor yokluğunun satırlarına
Kız Kulesi
eteklerinde topladığı deniz kabukları
özlemin üryanlığı
kalemim sarıyor usulca
irin toplamış yaralarımın sessizliği
lados sobelemişken saçlarımı
gel!
sen çöz beni cancağızım
sırtına dönük suskun Eminönü sahili
ilmekledim mürekkebimi Moda’ya
gel
vur beni ıssız boyuna
öldür ketum kalemimle
sonra
tekrar doğur beni dudaklarının iki yakasındaki zemzemde
sen ki
cansuyumsun
sırtını çevirdi Emirgan laleleri
bari
sen tut beni küçük elimden cansızım
ıslak vaveylardayken ruhum kirpiklerinden öptüm seni yâr
kerbela sancısında kavrulurken yüreğim
bırak Şemsliğini küflü demir kapıma
vakit fecr
inleyen sabaha gebe şehr- i istanbul’un gözleri
lâlliğim tel tel yanarken dudaklarında
saçlarıma iliştir avucunda açan sevda çiçeklerini cancağızım
notası eksik bir şarkı haykıran Haydarpaşa
mahkum olsam da mavi trene
hudutlarını çizdim akrep ve yelkovanın beyaz üveyik’in kanadına
yüzünü bana çevir şehr-i İstanbul
tut elimden
suskunluğumda bıraktım ceplerimdeki hacıyatmazları
kıblen sensin cancağızım
bırak sürülsün bıçaklar boğazıma
Şems’imsin
Mecnun meczupluğuma
gözünün iç denizinde kabul eden yâr
Marmara kokunu katarken zeytin dudaklarıma
alfabem darmadağın
kurmalı bir çalar saat de senli cümlelerim
deli gömleğinde kalemim
gel!
giydir vuslatı üzerime cansızım
gözlerime düşür maviliğini
düşür beni zayi defterden
çıkar beni yokluğunun yoksulluğundan yâr
beli kırık harflerimi sil lugatımdan cancağızım..
basiretsiz bedenim
gayri ben sen’im yâr.
vakit vuslat-ı nevruz iken
şehr-i İstanbul’u yeşile boyamalı
dallanıp budanan hüsnüyusuf yüreğimin avuçlarına
ha düştü
ha düşecek
yakala beni cancağızım
gayri ben sana büründüm
kıldan ince bir gömlek bedenim
nefesim
nefesinin zabtına geçirirken seni soluyorum ey yâr.
sana deli divane
körgütük âşık’ım
ölüm kutsasa da dudaklarımı
devrilse senli cümlelerim
yutsam dudak kenarındaki kutsal matemi
zemzem’imsin
baş harfine uzanıyorum
kırılsa da kalemim
bedbin sıfatlarına bürünsem de
yağmurlu bir günde sana geleceğim şehr-i İstanbul
gözlerim gözlerinde sevişecek zamanın
noktasını koymayacağım senli cümlelerimin
sen ki
vuslata soyunan Marmara
haykıran Haydarpaşa
kangren susmalarda mavi tren
dudaklarımdaki deniz kabuklarının Kız kulesi
düşsüzlüğümü düşürme sol yanıma cancağızım
cansızım
şehr-i istanbul...........................
gordion
18/05/2011
5.0
100% (12)