Zaman Yalın Ayak Sızlatır BedenimiYüreğin Ellerime uçkurunu çözerken Gözlerim hala gözlerinde donuyordu Zaman ve zamanın ardına bıraktığım umutlarım Yok, olurken yıldızların örttüğü gecede Ay utancından tutuluyordu Gözlerinden akan nehirler, yüreğimde coştukça Ağrı dağı nemruta başkaldırıyor Bakışların gözlerimin çanağında Kan eritiyordu Kangrenli sancılar sararken geceyi Yaktığın ateş sinemde kül oluyor İniltiyle esen poyrazın önünde Yokluğuna avunuyordu Sonsuzluk Girdabında çekerken Karanlığın kuytu köşelerinden içeri Yorgun bir güneş tüm bedenimi yakıyor Sana susatıyordu Susuzluğum Asi Dicle nehrinde birleşip Sınır ötelerinde Fırat suyunda, sevişiyordu Bedeli ödenmemiş ayrılıklar Yarıyordu soğuk gecenin yüzünü Zaman yalın ayak sızlatırken bedenimi Ötelerin ötesinden başlayan göçler Yeryüzüne boşaltıyordu gözlerimi Aksak Timur Fil ordularıyla yakıp yıkarken Yüreğimdeki sevda şehirlerini Cengiz han Moğol ordularıyla Semerkant da Talan ediyordu geçmişimi Yalnızlığımın ardına, sığınmış gece Parmak oynamalarında, titretirken yeryüzünü Yüreğimden yeni umutları gözlerine ekiyordu Geçmişimin karanlığı ırgat ellerinde hasada gelirken Az sonra doğacak güne, iki damla gözyaşı bırakıyordu Yokluğun özümde yanıyor Damarlarımdan yüreğime kan damıtıyordu |