MAYIS ÇOCUKLARINA
6 Mayıs 1972
sen beni ‘altı mayıs’ gibi gör tarih, ben de seni yürek gibi üç hayat ne yazdınsa ser önüme ama fısıltılardan uzak, sen oku-sen anlat bir cana dahi kıymadan, kol kola bağımsızlık türküleri söyleyenleri türkülerden bile korkan kırık kalemlerin, nasıl ipe gönderdiklerini mesela bir cezaevi avlusunun şafak vaktini anlat Deniz’i, Yusuf’u, Hüseyin’i, anlat bana “de ki, darağaçları dar gelir onlara… bir orman olurlar ki ülkeler kadar, yeryüzü kadar…” * 1 Mayıs 1977 ben ‘bir mayıs yetmiş yedi’ olayım, sen derinden gelen kurşun acısı anlat bana meydanların ortasında solan, ölü gelinciklerin baharını yani türküler kadar alın teri de, en uyku kaçıran umacıdır bu ülkede bu sebepten ‘hava kurşun gibi ağırdır’ zaten, sen bana bunu söyle mesela kazancı yokuşundan bir resim al eline bin selam gönder otuzdört cana ve anlat bana “de ki, onlar sığmaz hiçbir meydana… bir başka baharda, bir orman toprağında gene açarlar…” * ve 19 Mayıs 1919 artık matem bize göre değil, ağlamadan bu yolda ölenlerin ardından düşerek tuzaklara, hırçın dalgalar gibi başımızı sağa-sola vurmadan yorganı örtersen gözüne doğar mı hiç aydınlık, hayret ki ne hayret uyan, oyun gene aynı oyun, bir günlüğüne verilmedi bize bu emanet ve hıyanet yazmaz kitabımızda, haydi cesaret işte bunu anlat Mustafa Kemal’in çocuklarına “de ki, öldürülseler bile ölmezler asla… yürekleri, bağımsızlık ve özgürlükten yana çarpanlar…” Cevat Çeştepe |