CimcimemHey gidi cimcimem heyy! Bi sen eksiktin zati. Bi sen kusur kalmıştın diği mi? Sen de kurduğum gecekondu düşlerimi gammazladın ha? Sen de göz koydun öyle mi işportadan düşürdüğüm ucuz hayallerime? Yer sofrasında böldüğüm bi somuna sen de yaptın mı yapıcağını? Dizdin mi boğazıma bi tas çorbayla, bi lokma ekmeği? Sen de kahpe feleğin aşifte bi yardakçısı mı çıkacaktın hikayenin ortalarında? Hadi konuşsana, susmasana, söylesene, desene be! Hey gidi şirinem heyy! Şiirlerde bi imge olarak mı kalacaktın sen de? Bi şelale misali coşacak mıydın gözlerimin pınarından? Hırsızlamaya getirip sen de mi çalacaktın delikanlı ömrümün en baharından? Talan mı edecektin sen de gönül köşkümü en tabanından? En ortasından mı vuracaktın kalbi mi, hiç canı acır mı diye umursamadan? Yakacak mıydın içimi, cız bız mı yapacaktın bi çift gözümü? Küfür mü olacaktın ağzımda, sen de mi kötü konuşturup günaha sokacaktın? Körkütük gecede bozuk frekanslarda hicaz makamından şarkı mı olacaktın? O masum çehrenin ardında aslında sen de mi acımasız bi celladdın? O dar ağacının altında çakaraktan tekmeyi aşkımı nasılda sallandırdın? Bi mezar taşı da sen mi olacaktın başucumda? Yattığım yerde sen de mi sızlatacaktın kemiklerimi? Son arzum mu olacaktın ölürken ki? Tek muradım mı kalacaktın dünya gözüyle görürken ki? Tek hakkım mı vardı bu çocuksu aşk oyununda? Tek yanmalı mıydı bu dandik oyun, başka canım yok muydu? Bu muydu ki bu filmin sonu, böyle miydi ki biterken ki son yazısı? Hani hep iyiler kazanırdı Yeşilçam’da, hani yoksa izleyici bileti geri isterdi? Böyle miydi ki benim muhabbetim, böylesine boktan mıydı? Çoktan gırgıra başlamamış mıydık, gülmekten ölmez miydik şuan? Dolusundan bakmıyor muyduk bardağa? Tam şimdi en kötü günümüz böyle olsun demiyor muyduk? Demiyor muyduk ki bi zamanlar; bizi kimse ayıramaz diye? Diyerekten sarılmıyor muyduk birbirimize? Birbirimize, gözlerimiz gözlerimize, ellerimiz ellerimize vermemiş miydi sözünü? Hey gidi canımıniçim heyy! Hiç görmüş müydün ki beni böyle? Hiç duymuş muydun ki ağzımdan bi küfür şöyle? Konuşmazdım ki zati ben, sen konuşurdun, seni dinlerdim ben. Bırak rakıyı votkayla beyazlaştırıp fondiplemeyi, sigara dahi içmemiştim hiç. Hiç küsmemiştim hayata, kızmamıştım tüm insanlığa. Kaybetsem de yılmamıştım bu kadar, pes etmemiştim hiç. Hiç denk geldiğim bi ayrılık sahnesinde kalakalmamıştım televizyonda. Gitmek, ayrılmak fiilleri hiç bu kadar yüklem olmamıştı devrik cümlelerimde. Devrilmemişti boynum ve de rüya imparatorluğum hiç yıkılmamıştı. Senden yine sana geçen bi hanedanlık yönetiyordu kalbimi. Buyruklarının iplenmediği bi bölgesi bile kalmamıştı, Fetih marşların okunmaktaydı en uç sınır şehirlerimde. Ferman senindi her daim, senin kalıntıların şimdiki de bu halim. Sağ yanım kutsaldı hep, sarıldığımızda kalbin hep oraya denk geliyordu Ve ilk kurulan Türk Devletlerinde ikiye ayrılınca her zaman batı doğuya itaat ediyordu Ve de ben haritaya her bakışımda sol yanımda batı, sağ yanımda doğu duruyordu Öyle aklımda tutuyordum doğumla batımı, öyle kodlamıştım kendimce Ve her zaman doğru bilirdim tarih hocası yazılı sorusu olarak yöneltince… Bi sen vardın beni durdurup, kendini dinlettiren. Bi de ben vardım bi zamanlar, senin için kalbine fazladan mesai ettiren. Sendikam bile yoktu, haklarını korumaktan aciz garip bi aşk işçisiydim. Fakirdim, kendimi bildim bileli işe giderdim. Basit şeylere sevinir, Sadri Alışık’ın sanki beni oynadığı siyah beyaz filmlerini izlerdim. Galatasaray galip gelince dünyalara sığmaz, iki oda bi mutfaklık evde sessizce sevinirdim. Mahallede çöp tenekelerinden kurduğumuz hayali kalelere şut çekerken Ve de çalımlarken çocukluk arkadaşlarımı ben hep o 10 numaralı Hagi’ydim. Hey gidi bitanem heyy! Bak uzattıkça uzattım lafı, iyice zırvaladım, cılkını çıkardım, tadını kaçırdım. Şimdi nasıl bitiricem ki bu lakırdıyı, sonunu nasıl getiricem ki? Nereye bağlıycam ki sonunu, nasıl bi sona bağlayabilirim ki? Hep sen bağladın sona, bense bu gerzek diziyi hep devam ettirmedim mi ki? Her sene bitecek dense de, yeni sezonda izleyicilerle yeniden buluşturmadım mı ki? Canımdan daha bi çok sevmedim mi ki? Nasıl bitiriyim ki şimdi sözü? Ne yapar, ne ederim ki bitirince? Ne konuşurum ki o zaman kendi kendime? Hangi sözü duyarım ağzımdan, hangi hayali kurarım kafamdan? Ne farkım kalır ki mevtadan? Bitirmiycem bu lakırdıyı. Böylece yarım yamalak bırakıcam. Bi kaç saat sonra, bi kaç şişe şarapla deniz kıyısında, Balıklar ağlarken, vapurların motor seslerini dinleyerekten, Sırf ben dilek tutmayım diye kaymayan yıldızlara nanik ederekten, Yarım bıraktığım yerden başlayaraktan, Devam ettirerekten muhabbeti hep bu zamazingoları anlatıcam... |