Yıldırımdı pençesi miskin mahâl sarınca Gürz göğsünü gülistan elmas olup yarınca Yerden göğe yükselen itidâlde sürurlu Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Bir o kadar onurlu bir o kadar gururlu
Dik sırtında vâktiyle yücelttiği dirâyet Sinesinde asuman kında kılıç bir âyet “Asra yemin olsun ki insan hüsrân içinde” Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Serinliği umarsız geçmiş zaman göçünde
Gün yanığı alnında eriyordu ziyâsı Eriyordu bembeyazgül damlası rûyası Velveleydi dillerde akıl almaz işleri Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Çam çırası iklimde sarımtırak dişleri
Kör feleğin çarkında siyah-beyaz cevrinde Titretirken sıtması dar berduşluk devrinde Arandığı adresler zağlı hançer burgusu Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Yüreğinde parmaklık neden niçin sorgusu
Giz yumağı hasrete ter içinde dolanıp Dolanıp da ömrünce bulutlarla sulanıp Dağlıyordu durmadan ağır aksak cefâsı Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Bir bardak su bir kelâm yakasında sefâsı
Silueti sevimsiz çatık kaşlar gömülü Nakış tutan hırsında nice taşlar gömülü İnce eller emeği sabrı dehre eşitti Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Sakalları toprağın aşkı ile reşitti
Bir yalnızlık nehriydi damarda kan boğumu Çiçeklerin en nârin olanıydı doğumu Umulmadık anlarda süzülüp de gelişi Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Dokunuşu ansızın ve bağırlar delişi
Durulmayan bir şahin oynaşıydı şakağı Ve bir çığlık yağmuru kaplıyordu sokağı Kuşluk vâkti telâştı ayaklardan bulduğu Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Kimdi kime kısmetti sararıp da solduğu
Ayıklanan pirincin yosunlaşmış taşının İzâhında mahrumdu nefes sağan yaşının Gün sayımı güneşsiz aydan yıldan kaygılı Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Dert ettiği dertlerin bûsesinde saygılı
Dalgın aklın yükünü taşıyordu boynunda Pabuçları kırmızı aslan payı koynunda Bütün yüzler sefildi besmelesiz ve kirli Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Tekil şahıs artığı cümlelerde zamirli
Ben olmuştum ilhâmın yalgın bir mey bâdesi Ben olmuştum evhamın uyku hasmı vâdesi Avucunda yüzondört çağın ferâh yolluğu Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Gülüşünde çağlayan bereketin bolluğu
Bir atımlık yumruktu suru tunçtan kaleler Ak hırkası yırtılmış yeşillerde laleler Tedirgindi bahardan çeperleri kalkandı Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Ve samîmi bakışı ruh inleten volkandı
Belki de en duygusal hayâllerin özünü Belki de en hüzünlü emanetin közünü Doluyordu beline çetin yollar öncesi Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Yutkunduğu yalnızca bıraktığı güncesi
Bir meczubun iğreti gülüşüydü görünen Çetin yollar öncesi…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Meczûp şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Meczûp şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
insan diliyle konuşur, kalemiyle yazar. Ama Hakan kardeşim yazınca hemen anlıyorum ki, onun kalemi kalp, mürekkebi sevgi. Allah yolunu açık etsin. Selam ve muhabbetle...
Bir atımlık yumruktu suru tunçtan kaleler Ak hırkası yırtılmış yeşillerde laleler Tedirgindi bahardan çeperleri kalkandı Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Ve samîmi bakışı ruh inleten volkandı
Belki de en duygusal hayâllerin özünü Belki de en hüzünlü emanetin közünü Doluyordu beline çetin yollar öncesi Bir meczûbun iğreti gülüşüydü görünen Yutkunduğu yalnızca bıraktığı güncesi
Bir meczubun iğreti gülüşüydü görünen Çetin yollar öncesi…