FIRAT' IN İNCİSİ BİRECİK
Dostum Salih AKÇAYIR’ a
Fırat’ın gerdanına Hâk bir inci bağlamış Burası öyle yer ki, gelen-giden ağlarmış. Birecik şu gönlümde çok müstesna bir şehir Akıp gider Cennetle, müjdelenen “ O” nehir. Bu şahane beldede muhterem zatlar yatar O Hâk/kın dostları ki, şeh/re ayrı haz katar. Kimi sur kapısında, kimi kale burcunda Kimi hayır dağıtır, Ramazan orucunda… İbret ile doludur, hikmet yaşadıkları Gece duyulur imiş, kalkıp ağladıkları. Zatların zikirleri, bölerken geceleri Ağlatıyor durmadan öksüz minareleri. Tanık gökkubbe buna, yıldızlar yalvarmakta Hüzün içinde Fırat, gözyaşıyla akmakta. Medeniyeti eski, tarihi kadar derin Ne kadar sever isen o kadardır değerin Bu belde öyle yer ki, kuşlar gelip konaklar Dünya’da başka yok ki buradaki KELAYNAKLAR Hatta bunlar adına festival düzenlenir Uzak diyar yolcusu hep burada dinlenir Tarihinde bir ilktir Köprüsüyle Birecik Kolay geliyor dile, eski adı BİR EVCİK Diline, kültürüne sahip çıkar insanlar Fırat’ın aldığına, ağıt yakar insanlar Yürekleri sevdalı, sadıktır sevdiğinde Açar gönül evini, misafir geldiğinde Bur/da sevgi riyasız, saygı başın tacıdır Bur/da dostluk öyle ki her derdin ilacıdır Gönüllere köprüler kurulur yıkılmadan Yaban da olsan bur/da, kalırsın sıkılmadan Kırk yıllık dost gibidir, bur/da bütün insanlar Hele o tatlı dili… Su misali lisanlar Ay ışığı vurunca sularına Fırat’ın Yakamozu izlerken bir dilek tutup atın Geçerken grup vakti Birecik tünelini Bir tutan olur elbet, uzatırsan elini Ah! Birecik… Gönlümün her daim birincisi Ah! Birecik… Fırat’ın boynundaki incisi Ereğli, 30 Nisan 2011 Yüksel Erentürk YILMAZ |