Hiç Yudum Bir İntizardır Hep Olarak Yaşamak...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Aykırı yaşamak..
(Ey rüzgâr taş kesilmiş bu kentten al götür verme beni) Ve ey dünya Sök lezzetini günaha banmış g(s)öz uçlarımdan Rezzak olan adına Çöz içimde cerahat bağlamış a(l)danmışlığımı canıma acıma Bakışlarımın düştüğü her zevk ü sefa bağışına Kanayan dizlerimdeki mecalsiz bu gidiş adına Düşüp düşmediğim uzaklığın özlemi ahdine Güneşe değmeyen soğuk bir ölüm tadına İçimde durmadan ka(y)nayan acıların t/ahtına Açık gizli işlenen gürbüz günahlarım hakkına Kalbimde çırpınan zerre bir iman hatrına Varlığı Hak süzgecinde eleyen tövbe ol dudaklarıma Firar et mahzeninde mahkum bu insanlığa merhamet Şerefini öksüz bırakmış sineler adına bizleri azlet Ah zehre bulanmış dermansız son yetim benim Kuyuda inleyen bir Yusuf olmadı son karanlığım Okyanus koynunda kırk tövbe getiren Yunus değildi darlığım Bir Musa olmadı hicretim Sina’da Rabbe can bağışlayan Bir Tevrat değmedi dilime Ahmedî aşk diye haykıran İnleyen bir kütük değildi göz yaşım sevgiliye aşk ile ağlayan Kabe’ye niyetli karınca olamadım sadakatle Rabbe yürüyen Ebabil olup düşmedim coğrafyası isli Kabil soyuna Süraka olup iz sürmedim çölde gezen Habiller ardına Ah gömüldüm yüreksiz soysuzluğun kör meydanlarına Ah göklere yücelen bir Mirac olmadım bu karanlığa Ah inkârda bal yutan bu yurtsuz benim Ne şefkatine bandım hayatın sonsuzluğa sevgi taşıyan Ne öfke(m)den arındım kalbimde bir cinnet aklayan Ne dostluğun baki kaldı yalan heyecanlarımda Ne düşmanlığın adı var son hezeyan anımda Ne kıyamet göründü hakikat aynasında kör lisanıma Ne cennet doğdu gök kubbelerinden son seferim hatırına Ne ağlayan bir çocuk oldum gül bahçesinde cıvıl cıvıl oynaşan Ne gülen bir çocuk bildim Kudüs meydanında ölüm ile sevişen Ne Nemrud olup yağdım cehennem otağına patlamış yanardağ gibi Ne İbrahim olup savruldum dağlara canını sunmuş kanatsız kuş gibi Ah ayet ayet yanan bu intizar benim Ah külleri savrulmaz bu cani benim Ne sırtımda yırtık bir libas olup eskidin Ne sırmalı kaftan biçip üzerimi giydirdin Ne aşka yürek çırpan bir köle oldu adım Ne aşktan azad bir Anka’ydı meramım Ne Kaf dağında Leyla olup dirildim ebede hiçliğimden Ne çölde sızlayan bir mecnun doğurdum bu hepliğimden Ne Kabe’de uçan bir kuş oldum mavi mavi umut yoluna Ne saba rüzgarında savrulan bir selam kovaladım dar secde anımda Ne Muhammed kokan bir hayat taşıdım son sabahıma Ne Sümeyye olup bölündü bedenim şehadet ile bir defa Ne Bilal olup yırttı şirkin perdesini taş kokan bu heybetim Ne Osman olup ağladı kan üstünde sızlayan bu matemim Ah gökleri yıkan bu nida benim Ah yerleri delen bu inkâr benim Ne Fırat olup inledim Hüseyin’e su diye ç/ağlayan Ne zemzem olup fışkırdım Hacer’in telaşında deli gibi kaynayan Ne şehadet oldum Kerbela’da Ehli Beyte kanayan Ne Fatıma oldum ol mezarda yetimine ağlayan Ne Hatice oldum sevdiğine çile ile aş/k sunan Ne Aişe oldum ol Mescidde sevgiliye ağlayan Ne Ali oldum bir şafak anı ölüme şerbet sunan Ne Ömer oldum bir dua ile hak yoluna yürüyen Ne Umeyr oldum servetini iman ile çiğneyen Ne Gıffar oldum bir gece için bin parça cana bölünen Ne s/özüne dokundum beni çağıran bir zerre hakikatin Ne in/kârından yüz çevirdim bu yalan zehr/i dünyanın Ah cennete vurgun azmış bu çile benim Ah dünyadan sürgün garip bu rüya benim Ne rüzgâr olup saçlarımda cennet çiçekleri okşadı hüzün tarağım Ne güneş görüp yüzümde nehirler yıkadı cehennem ateşim Ne sevdiğim geldi son vaktimde yalnızlığa yoldaşım Ne sevenim kaldı benimle sonsuz var olan bir mezar taşım Ah kendi içre ölen bu alem benim Ah kendi içre dirilen bu figan benim Ah hep olan bendim Ah hiç olan kendim Ah dünya seni ben sev(me)dim Ah dünya beni sen sev(med)in Ah sevmeyeydim Ah sevmeyeydin Ah ömrünü Hakka sunan bu fail benim Ah bağışlanma dileyen bu katil benim... |
Ah cennete vurgun azmış bu çile benim
Ah dünyadan sürgün garip bu rüya benim.....................