TEVHİDE GEL TEVHİDE!
Âşıkların coştuğu, o ikinci fecirde
Sabahın seher vakti, tevhide gel tevhide! Allah bir, Resul haktır, kâl-û belâdan beri Sakın unutma akdi, tevhide gel tevhide! Ne dilersen dile de, dile Rab’inden dile Eğer elden dilersen, emekler gider yele Virdini çeke çeke, âdab-ı erkân ile Âşıklar rütbe taktı, tevhide gel tevhide! O’na fedâ edildi, canlar, yalılar, yatlar Cihat meydanlarında, çatlardı nice atlar Allah’ın nûru ile, öyle ki büyük zatlar Kalbin çırasın yaktı, tevhide gel tevhide! Bâtılları bırakıp, doğru yolu seçerek Hudû, huşû içinde, aşk şarabın içerek Bülbüller cûşa geldi, kendisinden geçerek Gülün aşkıyla şaktı, tevhide gel tevhide! Öyle yaşayalım ki, aşk ile dola/dola Gece/gündüz durmadan, kapısın çala/çala Seyr-i sûluk hâlinde, halvette kala/kala Müritler için döktü, tevhide gel tevhide…!!! 10/04/’11 Hanifi KARA |
Yalnız "Onca bâtıl yollardan, en doğrusun seçerek" dizesi, dine ve ilme yabancı olan insanların yanlış anlayabileceği bir dize misali olmuş.. Sebebi, ilk okuduğumda ben öyle anlamasam da şu şekil bir anlama bürünmüş gibi gelebilir yukarıda zikrettiğim insan grubuna:
Bâtıl olan yollardan en doğrusunu seç... ama bâtıl yollardan hiç birisi doğru değildir.. hâkikat yolu doğru olan yoldur o da bâtıl değildir..
"Bâtıl yolu bırakıp, hâk yolunu seçerek" gibi olsa hataya yer vermemiş oluruz...
Demek istediğimi anlatabilmişimdir umarım..
Selâm ve muhabbetle..