Yorgun Kızıl GüneşYorgun kızıl güneş Yuvarlanırken dağların ardına Hüzünler çiselenir yüreğimin üzerine Soğuk bir rüzgârla Sancılar yalarken döşümü Durgun bakışlı ahu düşer gecelerime Kor ateşle dağladığım kangren yaralarımdan Kan damlar gözlerime Buruk bir sancı ovalarken sinemi Kuru bedeni salar yeryüzüne Çengi sofraları kurulur, karanlık dehlizlerde Esmer Çingene kızı rakssa gelir Pir sultanlar darağacına çekilir Suskun yüreğimde Karanlık mor geceler katliama doymaz Gri bulutlar kaplar gökyüzünü Yıldızlar siyah örtüden kefen giyer Kan salar yeryüzüne Ve sen düşersin ellerime Göç başlar susuz ovalarımdan, çığırtkanlar arasında Sürülerim baş çeker İbrahim’in yaylasına İsmail gibi boynumu salarım ya ayaklarına Kör bıçakları sen çalarsın boynuma Göç diyarında kervanlar konaklamaz ey sevgili Çölde vaha arar, susuzluğumun adına Yusuf’un kuyularında Züleyha arar Kutsal aşkın adına İnadına sürgün yüreğim, ışık toplar ey sevgili Kum fırtınaları dağıtırken kervanlarımı Gecelere hapsettiğin aşk adına |