ARALIK 1979 - ?
vahasız bir çölsün mü dedim ben sana ey ömrüm
şaçları savrulan bu baharı heyecanıma kardeş kılmadın çatılmış kaşların gölgesinde küçüldüm ve ürkütüldüm kimsesiz bir çocuk kadar kara bir delikten geçerken suskunsun bak alnının sıcaklığında öylesine geveze ilahi bir sınavdan geçen Eyyüp’sün belki ayağını vurduğun yerden fışkıran suyla gençleşeceksin sakın kale gibi bildiğin sabrının surlarına sıkışma böylesine o uçurum kenarında o kadar güçsüzsün ki gözlerine yalan söyletme kulaklarına davet etme kalabalıkların kaba uğultularını ılık sularındaki gölgene sarılacak kadar yalnız kalmaktan neden korkuyorsun bu iklimin rüzgarlarına, öğütülmüş bir buğday tanesi kadar bile direnemiyorsun al beni bir geceliğine omzunda uyut derince çekeyim içime boynunun kokusunu kes iplerimi gün ağırırken seninle düşeyim adı umut olan sabahlara meyvasına doyamadığım dallarımdan al götür karayelleri burası araf... gümüş tozları dökülüyor alacakaranlıklarına tam seni sevdiğimi söyleyecektim düşerimi tırnaklayıp gittin ey ömrüm SARP ÖZDEMİR |
yüreğinize sağlık hocam